Antalyaspor-Kayseri maçını TV?den izleyen Milli Takımlar ve Üç Büyüklerin eski teknik direktörü Mustafa Denizli, Kırmızı-Beyazlı ekibe övgüler yağdırdı.
Antalya?da yaşayan ve Antalyaspor sevgisini yüreğinde hissedenler açısından ne kadar büyük bir onur değil mi?
Sekiz haftada sadece 2 puan alabilmiş bir takımın başına geçip, başarı yakalayıp, geçen yıl da çıtayı yükseltmeyi bilen Mehmet Özdilek ile Antalyaspor arasındaki kan bağının uyuştuğu bir gerçek.
Önemli olan, doğru tercihi yerinde ve zamanında yapabilmek.
Şöyle geçmişe bir gezinti yapıyorum da, 1992-93 sezonu gözümün önünde canlanıveriyor.
Antalyaspor?un 3.Lig?in kapısından döndüğü dönem.
Kırmızı-Beyazlı ekibin başarısı uğruna, 1981-82 ve 1985-86 yıllarında şampiyonluk için tüm şehir olarak nasıl tek vücut olunacağının gerçeği gözler önüne serilmişti ancak, 1992-93 sezonunda yaşananların ayrı bir yeri vardı.
Uçurumun eşiğine gelen Antalyaspor?da Hasan Subaşı?nın başkanlığa getirilmesi birinci doğru tercihti. Ve tabi ki Subaşı?nın yanındaki yöneticiler de.
İkincisi ise teknik adam seçimi.
Son maça kadar nefes nefese devam eden kümede kalma gayretinde herkes kendisine düşen görev neyse, yapabilmek adına çırpınmış, hedefe ulaşılmıştı.
Ve 2002-2003 sezonu.
Bir yıl önce Fazlı?yı Beşiktaş?a, Zafer?i ise Trabzon?a astronomik rakamlarla satıp, naklen yayın gelirlerini de üstüne ekleyip, kasasını dolduran Kırmızı-Beyazlı ekibin yanlış yönetim anlayışı önce 1.Lig?e vedayı getirdi. 2.Lig?de ise 10 yıl önceki gibi ?Ne ederiz de 3.Lig?e düşmeyiz? sorularının cevabı arandı.
Bir şeyler yapılması gerekiyordu.
Küçük bir kıvılcım, herkesi uyandırabilir, ?Biz ne yapıyoruz? sorusunu mutlaka insanlar kendi kendilerine de olsa sorabilirdi. Sordurulmalıydı.
İlk yarı maçlarının bitimine 3 hafta kala, teknik direktör değişimi kaçınılmaz olmuştu fakat, yanlış bir tercih Kırmızı-Beyazlı ekibin sonu olma ihtimali yüksekti.
Yani, bir zamanlar 1.Lig?de çok canlar yakan, Zeytinburnu, Siirt, Malatya, İstanbulspor, Yimpaş Yozgatspor ve Erzurumspor takımları gibi 3.Lig?e düşecek, belki de o Lig?de de ?Amatör kümeye düşmeme? mücadelesi veren bir ekip haline gelecekti.
Kimler görev alabilmek adına araya kimleri konmadı ki?
Antalyaspor Yönetimi Tarık Söyleyici?yi tercih etti.
Ya aşı tutacak ve Antalyaspor olması gereken yerde kalacak, Söyleyici de Kırmızı-Beyazlı ekip ile yeniden doğacaktı, yada Antalyaspor ile kendisi de yok olup gidecekti.
Başarıya mecbur olan bir teknik adam tercihi, o dönem en doğru tercih olduğu, sezonun son maçıyla ortaya çıktı. ?Düşer? denilen Kırmızı-Beyazlı ekip, Lig?i 6?ncı sırada bitirdi.
2008-2009 sezonunun başlamasına bir hafta kala, Hikmet karaman ile yollar ayrılmış, Josef Jarabinsky takımın başına getirilmişti.
Futbolcuları tanıyacak zamanı dahi olmayan Jarabinsky ile 8 haftada sadece 2 puan alınabilindi.
Yanlış zamanda, yanlık teknik adam seçimi, Kırmızı-Beyazlı ekibe pahalıya mal olacağa benziyordu ancak, yönetim Çek çalıştırıcıda ısrarcı tutumunu sürdürüyordu ki, bir yürek ortaya çıktı.
O yürek Mehmet Özdilek isminin dağ gibi ardında durdu. En doğru zamanda, en doğru tercih olduğu da, zaman geçtikçe herkes tarafından kabul edildi.
Çünkü, Milli Takım?ın İsviçre ile oynadığı maçta yaşananların faturası Özdilek?e çıkartılmış, bu nedenledir ki, kendisi bir şeyler yapıp, ya başarı yakalaması gerekiyordu ve ismini ilelebet sürdürebilsin, yada başlamadan biten bir teknik adam kariyerliğiyle avunacaktı.
Bugün her şey ortada.
Futbol kulüplerinde herkes yöneticilik yapabilir. Ama herkes doğru tercihi yeri ve zamanında yapamaz.
Yaparsan kulüp olursun, yapamazsan kulüpçük.
Örneklerde olduğu gibi..
Tercih meselesi!.
Vedat Gürhan
Yorumlar
Trend Haberler

Okulu, Kunduz’da rövanşı kaybetti

Ali Yılmaz gözaltında

Deniz Servan Narin öldü mü? Arkadaşları ve yakınlarından haber geldi!

Manavgat’ta büyük gurur

Antalya’da belediyeye yönelik 4'üncü dalga 'rüşvet' operasyonu: 17 gözaltı

Antalyaspor tribünlerine yeni soluk: Maraton Marjinal resmen kuruldu