Geçtiğimiz Cuma AK Parti İl Başkanı Mustafa Köse’nin iftarındayız.
Köse, Antalya’nın en eski işletmelerinden birisi olan Alara restoranda verdi yemeği.
Hoca’nın Giritli meyhanesinde verecek hali yok ya.,
Menderes Türel’in, tinercilerin, parlakçıların ve ayyaşların mekanını mezbelelikten kurtarıp, Antalya kentine armağan ettiği Atatürk Parkı’nın eşsiz manzarasındaki yemekte keyiflere diyecek yoktu.
Tendonundan rahatsız olduğu söylenen Vecdi Gönül ile, “Ne o sayın Badak’ı dışladınız mı da, Antalya gezilerinizde aranızda yer almıyor” sorumuza, Ankara’da olduğu belirtilen Sadık Badak dışındaki tüm AK Parti Antalya Milletvekilleri yemeğe iştirak ettiler.
Kalabalık bir gazeteci ordusu vardı.
Başkan Mustafa Köse’yi yemeğin başından itibaren öyle neşeli gördük ki, bitişine kadar o neşesini korudu.
Nedense kendileri Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin Ekim ayında yapılacak olan genel kurulunu o kadar çok diline doladı ki, ister istemez, “Demek ki Cemiyetin seçimleriyle yakından ilgileniyor” diye düşünmedik değil.
Biz AK Parti’nin kongrelerine haberciliğimiz dışında karışıyor muyuz da, Köse AGC’nin kongresini neden bu kadar diline doluyordu ki?
“Yemekte niçin sormadın?”
Sordum.
Dursun Gündoğdurmayanı, pardon Gündoğdu’yu oracıkta aday bile ediverdi kendileri.
“Resmen bizi bir birimize katma girişiminden başka bir şey değil” diye düşünen dahi olmuştur.
Haklılar da.
Şaka bir yan, Mustafa Köse bilmelidir ki, Başbakan Recep Tayip Erdoğan 3 dönem milletvekilliği yapanın dördüncü kez aday olmaması yönünde nasıl tüzüğe bir madde koydurduysa, mevcut AGC başkanı en son seçimlerde, “Bir dönem daha başkanlık yaptıktan sonra, bundan sonraki seçimlerde yokum” demişti.
Ağızdan çıkan söz bazıları için hakikaten senet ise, üyesi olduğum sivil toplum kuruluşu ile ilgili gerekenler de genel kurulda yapılır.
Kaldı ki, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin, siyasilerin icazetine gereksim duyulacağını sanmıyorum.
“Yemek sırasında en fazla dikkatini çeken ne oldu” sorusu gelebilir mi bana?
Gelsin.
Abartmıyorum, başta AK Parti’nin tek bayan milletvekili Gökçen Enç olmak üzere çoğu kişi cep telefonunu parmaklayıp durdu.
Parmaklanan telefonuna gelen mesajları AK Parti Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu bizlere okudu.
En sevindirici haberi de, Londra Olimpiyatlarında üçüncü maçını da kazanan potanın perilerinin galibiyeti oldu.
Menderes Türel ile bir birimize hal, hatır sorduk, Çavuşoğlu ile uzun uzun futbol sohbeti ettik.
Mevlüt Çavuşoğlu’na bir ara, “Dur durak bilmeden, Antalya’nın ilçelerinden tut da, en ücra köşelerine kadar gidiyor, gittiğin yerlerle ilgili twetler de atıyorsun. Hayırdır. Büyükşehir’e aday falan mısın” diyecek oldum, caydım.
Dün gazetelere beyanat vermiş.
“Büyükşehir’i düşünmüyorum” diye.
Gördüğüm an, “İstemem yan cebime koy” gibi geldi bana.
Zira, “Başbakan ne görev verirse biz ona soyunuruz” demiş ve eklemiş, “Öncelikle halkın istediği bir adayın gösterilmesi gerekir.”
Eğer ki hal hakikaten böyle olacak, yani İki yıl sonra yapılacak-ki başbakan, “6 ay öncesine alınabilinir” dedi. Yerel seçimlerde Ak Parti’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adayı halka sorularak ortaya çıkarılacak olunursa en doğru olanı olacağı da bir gerçektir.
Önemli olanın gerçekten Parti başarısı ise eğer, bugün nasıl dağ-bayır geziliyorsa, umarım iki yıl sonraki yerel seçimlerde de aynı enerji harcanır.