6 Mayıs’ta ‘Yarını da kaybetmeyelim’ diye bir yazı kaleme aldım.
Süper Lig’e veda eden Antalyaspor’un geleceğini de kaybetmekle karşı karşıya kalabileceği endişesini yaşadığımı aktarmıştım.
Yıllarca Antalyaspor’a hizmet etmiş bir dostumun, kulübün 45 milyon TL borcu olduğunu söylediğini ifade etmiştim.
Ben bunu yazdığımda camianın büyük bir kesimi buna inanmadı, inanmak istemedi.
Basın toplantısındaki ısrarlı sorulara rağmen Başkan Gültekin Gencer de net rakamı söylemedi.
O gün yazdıklarımın bugün gerçek olduğunu görüyoruz.
29 Mayıs’taki kongrede başkan adayı olmayı düşünen İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Deniz Karataş’ın kulübün mali, idari ve hukuki yapısını incelediğini gazetelerde okuduk.
Karataş, “Kulübün şu anda 13 milyon 800 bin lira taksitlendirilmiş vergi borcu, 2 milyon 484 bin lira vadesi gelmemiş borcu, 6 milyon lira futbolculara borcu var. Yani toplamda 40 milyona yakın bir borçla karşı karşıyayız” dedi.
Bunlara yeni sezonda yapılacak transferler dahil değil.
Ayrıca taksitlendirilmiş 2 ayrı vergi borcunun yılda birer kez ödememe hakkının mevcut yönetim tarafından kullanıldığı ve yeni gelecek olan yönetime böyle bir şans da bırakılmamış.
Yani nereden bakarsanız bakın Antalyaspor zorda, darda. Mali tablo umutsuzluğa sevk ediyor. Bu şartlarda birileri aday olur mu bilmem. Ancak bildiğim bir şey var, gelecek olanın işi çok zor.
Peki ne yapılmalı?
Öncelikle kent dinamikleri harekete geçirilmeli. Yeni, güvenilir ve güçlü bir yönetim için kolları sıvanmalı. Eski başkanlardan görüş alınmalı. Başta Büyükşehir olmak üzere bütün ilçe belediyeleri Antalyaspor çatı altında bir araya getirilmeli. İşadamlarına davet çıkarılmalı. STK’lar işin ucundan tutmalı. Tüm bunların koordinasyonunu da Vali yapmalı. Dile getirdiğim önerilerin hayata geçirilmesi halinde Antalyaspor’un zor durumdan kurtulmamsı mümkün olacaktır. Aksi halde bizi çok daha zor günler bekler ve daha önce söylediğim gibi yarını da kaybedebiliriz.