Cumartesiler biz yerel gazetecilerin hafta sonu tatil günüdür.
Kimimiz akşama kadar yatar, bazılarımız deniz yada pikniğe gider.
Tatil günü çalışanlar bile çıkar aramızda.
Cumartesilerimin bir çoğunu bende zaman zaman dağ bayır gezip, yeni yerler keşfetmeye çalışırdım
Bu cumartesimi araştırmacı gazeteciliğe ayırmaya karar verdim.
Gördüklerim ve duyduklarımla yüreğim sızladı.
Misal;Tophane çay bahçesi..
Ellerinden gelseler Türk kahvesinin fincanıyla çayı vatandaşa sunacaklar. Çay bardaklarının en küçüğünü kullanırlarken, 1.5 TL ücret alıyorlar. Bardaklar sararmış, su lekesi varmış, yokmuş kimsenin umurunda değil.
Etraftaki yeşillikler kurumaya yüz tutmuş, haki renk almaya doğru gidiyor.
Yerler bundan 25 yıl öncesi de topraktı, hala da toprak.
Oturulan iskemleler desen evlere şenlik. Antalya’nın simgesi Kaleiçi Yat Limanı’na kuş bakışı bakılan yer ile kim ilgilenir, hangi kurum denetlemede bulunur hak getire.
Hemen 100 metre ötesinde Yavuz Özcan parkı var.
Tophane’nin yüzde yüz tersi. Çay sunumu büyük bardakta yapılıyor. Her yer pırıl pırıl. Görevliler vatandaşa gayet saygılı.
Öğleye doğru eski SSK hastanesi tarafındayım. Acil karşısındaki esnaflarla oturmuş sohbet ediyoruz. Sokullu caddesi Güllük girişi, kazı işlemleri için trafiğe kapatılmış, dört gündür de 10 metrekarelik doğal gaz çalışması yapmak için o yol hala kapalı tutuluyor.
Hemen sağ tarafımızda Memurevleri mahellesi.
Antalya’nın en eski mahallelerinden birisi ama ne yazık ki bir tane çocuk parkı dahi yok.
11 sokağı var ama, hala 50 yıl önce yapılan asfaltlarla idare ediliyor.
Yeşil alan için ayrılan yerler mutlaka vardır da, o yerleri ortaya çıkartacak belediye ne yazık ki Memurevleri’ni kaderine terk etmiş.
Oysa ki Muratpaşa Belediye Başkanı CHP’den. CHP İl teşkilatı da Memurevleri’nde bulunuyor. Hatta CHP İl Disiplin Kurulu eski başkanı da 20 yıldır aynı mahallede oturuyor. Tüm bunlara rağmen hizmet fakiri haline gelmiş.
Her muhtara bir ev yapıp, “Muhtar eviniz mahallenize hayırlı olsun” naraları atılıyor da atılmasına, Memurevleri muhtarı da hizmetsizlikten nasibini aldırılmış.
Cumartesi akşam üzerine doğru Konyaaltı’na sallanıyoruz. Sahil şeridinden ilerlerken, kent meydanına uğrayıp, Şarampol’lü, bizim meşhur Kokoreççi Hilmi’ye uğruyoruz.
Benim ülkemde en iyi sıralamalarında ilk 10’a girmenin kıstası eminim ki işletmenin uyguladığı fiyat politikasına endeksli. Hilmi’de yarım ekmek arası kokoreç 10 TL.
Kokoreç ücretinden geçtim.
Konyaaltı Kent Meydanı denilen yerin sol ucu, yani vatandaşın yararlanabileceği, bu nedenle de yeşil alan haline getirilen yer resmen istila edilmiş. Kırmızı sandalye mi desem, oturak mı, dengilme yatağı mı her neyse sıra sıra atılmış. Ben diyeyim 50, siz deyin 100-150 tane. Nargile servisleri ayağa geliyor.
Köfte- Piyaz mı istersin, Şusi mi?
Ama orasının adı Kokoreççi..
“Kent Meydanı meydanlıktan çıktı” diyenlere cumartesi günkü görüntüleri gördükten sonra hak vermemek mümkün mü?
Bende verdim gitti.
Konyaaltı sahil şeridindeki işletmelerin belli bir fiyat politikası kesinlikle yok. Tutan tuttuğunu gibi bir şey.
Antalya’nın ara sokağı konumundaki Memurevleri ile ön yüzü Konyaaltı’nın hakikaten yok bir birlerinden farkı.
Arka sokaklar kaderine terk de, Konyaaltı Kent Meydanı el bebek gül bebek mi?
Gidip görün, anlarsınız..