Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu dün bir açıklama yaparak “Ukrayna’nın Antalya’dan gönderilen domates ve dikenli salatalık ihracatına anti-damping kararı alarak alımı durdurduğunu ve bu nedenle Antalya ihracatçılarının 100 milyon dolarlık zarar uğradığını” açıkladı…
Çavuşoğlu, bu açıklamayı birkaç hafta önce de yapmıştı…
Ve her iki açıklamasında da siyasi iktidardan “Ukrayna’ya baskı uygulayarak anti-damping kararının kaldırılması için siyasi yollarla çözüm konusunda” yardımcı olmasını istemişti.
Önce Ukrayna ne yapmak istemiş anti-damping vergisiyle…
Ülkesinin iç pazarını, yabancı ülkelerden gelen düşük fiyatlı ürünlerin olumsuz etkilerinden korumak amacıyla yüksek vergi uygulamasına gitmiş…
Bu yolla uluslararası ticarette, bir ülkenin yerli üreticilerinin zarar görmeden rekabet edebilmesi için haksız fiyatlama uygulamalarına karşı tedbir alınır.
Ukrayna’da, Antalya’da üretilen domates ve dikenli salatalığa böyle bir vergi uygulayarak kendi üreticisini korumayı amaçlamış…
Bu olaya iki yönden bakabiliriz.
Birincisi, savaş halinde olmasına rağmen ihracata yüksek vergi uygulayarak üreticisini koruma altına almakta, kıt kanaat kazandığı dövizleri yurt dışına çıkarmamaya çalışmaktadır.
Yani Zelenski, tam anlamıyla “yerli ve milli” bir karar almış…
Türkiye’den üretemediği İHA ve SİHA almaktadır ama ürettiği ürünler için korumacı bir karar alabiliyor…
Birde bizim yerli ve milli iktidarımıza bakın…
Ülkemizde en kalitelisi üretildiği halde en az 20 tarım ürününde dünyanın çeşitli ülkelerinden ithalat yapılmakta hem üreticimiz bitme noktasına gelmekte hem de dövizlerimiz heba edilmektedir.
Tarım üreticisini, dünyanın tarım üreticileriyle rekabet edebilecek bir duruma getiremezseniz ya Ukrayna gibi korumacı karar alırsınız, ya da gümrük kapılarını ardına kadar açar, tarım üretimini bitme noktasına getirir, ekmek için buğday bile ithal edersiniz…
Bizim tarım üreticilerimizin dünyanın rekabet sahasına girebilmesi için girdi maliyetlerinin düşük olması gerekmektedir…
1979’a kadar “ithal ikamesi” politikasıyla tarımsal ilaç, gübre ve mazota devlet tarafından sübvansiyon uygulanır, böylece tarım ürünlerinde fahiş bir fiyatlama ortaya çıkmazdı.
Ancak 1979’da alınan “24 Ocak Kararları” ile ithal ikamesi politikası terk edilerek ithal edilen tarımsal girdilerde sübvansiyon uygulaması kaldırıldı, böylece tarımsal maliyetler yükseldiğinden rekabet edilemez duruma gelindi…
Şimdi Ukrayna’ya siyasi baskı uygulayıp üreticilerini korumaya alma, demenin iktisadi olarak mümkün olmayacağını BAİB’in görmesi ve bilmesi gerekir.
İşte bu olayın ikinci yanı, bu süreç siyasi baskı ve girişimlerle değil, ekonominin kurallarıyla çözümlenebilir…
BAİB ne diyor?
Bu yıla kadar bizim domatesimiz ve dikenli salatalığımızın pazarı olan Ukrayna, aldığı kararla bu pazarımızı elimizden aldı…
Demek ki neymiş, ihracatın en önemli temel unsuru pazar elde etmek, pazarı elde tutmak ve bu pazarı daha da geliştirmek…
Siz ne yaptınız, elinizdeki pazarı da kaptırdınız ve şimdi siyasi iktidara “Aman Erdoğan abi, şu Zelenski’nin kulağını büküver de pazarımızı kapatmasın” diye ağlıyorsunuz…
Kısaca; iş bilmezliğiniz, ekonominin kurallarını kavrayamamanız sayesinde Antalya halkı 100 milyon dolarlık bir kayıpla bu yılı kapatacak…
 
   
             
             
             
             
             
             
             
         
         
         
         
         
        