Almanya notlarımıza devam edelim: Yabancı kökenli vatandaşların Bavyera’ya uyum sağlaması konusunda yaptığı çalışmalara değinen ilk Türk asıllı Milletvekili Taşdelen, “ Burada Türk toplumu olarak kendi kaderimiz kendi elimize almayı ihmal ettik, sürekli birbirimizle uğraştık gibi. Bu durum da buradaki kamu yöneticilerinin işine geliyordu. Örneğin bizzat şahidim, başkana cami derneği gelip bir talepte bulunduğu zaman başkan diğer derneğin ne düşündüğünü sorup uzlaşmalarını istedi. Gençler artık siyasete ilgi duyuyor ve bir şeyleri değiştirebildiğine inanıyor. Örneğin geçenlerde parlamentoda uzmanlar görüşmesi yaptık. Bavyera’da kefenle defnetmek yasak, tabutla defnedebiliyorsun yakınını. İslami usullere göre defnetmek isteyen kişiler sorun yaşıyor, cenazeyi Türkiye’ye göndermek istediğinde daha büyük problemlerle karşılaşıyor. Son görüşmemizde karar aldık, büyük ihtimalle önümüzdeki aylarda tabutla defnetme kaldırılacak. Artık Müslümanlar cenazelerini kefenle defnedebilecek.
Bu yılın Şubat ayında parlamentoya burada yaşayan yabancıların yaşam şekillerini ele alan 60 sayfalık uyum yasası getirdik. Şu an komisyonlarda tartışılıyor. Huzurevlerinde yaşayan ve en önemli fonksiyonu yemek olan yabancı kökenli yaşlıların yaşadığı yemek sıkıntısı, anaokulundan ilkokuluna kadar gerek Türkçe eğitim gerekse de din dersi nasıl organize edilecek, öğrencilerin iki dilli eğitimi, öğretmenlerin öğrencilere yaklaşımı meslek eğitimi, kamu kurumlarında düşük olan yabancı kökenli çalışanların oranını nasıl arttırabileceğimize dair çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Bavyera’da yaşayan gençlerin siyasete olan ilgisinin az olduğunu söyleyen Taşdelen konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye’nin siyasetini eleştirenlere şunu söylüyorum; Türkiye’de bir mitinge yarım milyon insan gidiyor oysa Angela Merkel Münih’e geldiğinde 2 bin seyirci geldiğinde Merkel çok mutlu oluyor. Bazı partilerden para veren olsa da Türkiye’de seçime katılım oranı da yüzde 90’ a yakın. Hangi parti 50 milyona seçime gitmesi için para verir. Burada Yeşiller Partisi’nin mitingine 200 kişi gittiği zaman herkes mutlu oluyor. Türkiye siyasetle daha çok ilgili ama burada siyaset can sıkıcı, bazı milletvekilleri vatandaşların sıkıntısı ile tam olarak ilgilenemiyor. Ama burada yabancı gençler siyasete daha meraklı.
Mülteciler burada da istenmiyor. Üstelik burada da 200 bin mülteci var. Siyasetçiler olarak ateşe kürekle gitmemek gerekiyor. Çünkü biz burada yaşarken Helmut Kohl Türklerin sayısını yarı yarıya düşüreceğini açık açık söylemiştir. Bu o hükümetin siyasetiydi. Öbür taraftan Başbakan Davutoğlu’nun ‘eğer hayatı tehlikedeyse kapımızı kim çalarsa çalsın kapımızı ona açarız’ demesi çok hoşuma gitti. Bunu her yerde söylüyorum. Türkiye’de 2 milyon mülteci olduğunu söylüyorlar bana göre 6 milyonun üzerinde ama insanımız yine de merhametli. 13 bin nüfuslu Bavyera’ya bu yıl 40 bin mülteci geldi. Sayılarının 70 bine ulaşacağı söyleniyor. Baktığınızda Bavyera çalkalanıyor. Vilsbiburg’a Suriye’den kaçmış annesiz ve babasız 18 yaşını doldurmamış 85 çocuk geldi, 65 de genç geldi. Vilsbiburg da ne yapacağını şaşırmış durumda. “
Konuşmaların ardından Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı tarafından Parlamento Üyesi Arif Taşdelen’e plaket sunuldu.