Sevgili Ahmet Uluç unutulmaz başkanımız;
Törene katılan tüm Antalyaspor sevdalılarına VEFA’nın yalnızca İstanbul da bir semt adı olmadığını ispat ettirme fırsatı verdiğin için.,
Sağlığında yaratmış olduğun maddi ve manevi güzellikleri ölümünden sonra da devam ettirdiğin için.,
Tüm Antalyaspor sevenlerini birleştirdiğin için
Ve en önemlisi Tüm Türkiye'ye CAMİA olmanın ne demek olduğunu gösterme olanağını sağladığın için.,
Kırmızı beyaz karanfillerle örtülü mezarında rahat uyu
Emanetin uygun ellerde uygun kişiliklerde ve düzgün insanların oluşturduğu büyük ANTALYASPOR CAMİASINDA yaşamaya devam ediyor ve edecektir.
RUHUN ŞAAD OLSUN
Dr. Burhanettin Çalım
* * * * * * * *
Dün eşimin, “Kalk bak sana ne göstereceğim” seslenişiyle uyandım. Beni doğruca salona götürdü, bilgisayarı eliyle işaret edip, “Oku bak” dedi.
Karşımda uzunca bir yazı ve ben son bölümünü girişe taşıdım.
Gözlerim dolmuştu.
O an kendimi kötü hissettim.
Eşim de biliyordu ki, Ahmet Uluç ağabeyimle 15 yılı aşkın süremiz geçti.
Hem de çoğu kez aynı masalarda.
Yılların birlikteliğinde ondan çok şey aldım ama, bir olayı çok iyi biliyorum.
Ahmet Uluç ağabeyimin yüreğinde sıcaklık hissederek sevdiği kişilerden birisiyim.
Peki ben ona layık olabildim mi?
Geçtiğimiz cumartesi itibarıyla itiraf ediyorum, “HAYIR”.
Çünkü Ahmet Uluç ağabeyimin ölümünün 1. yıldönümü münasebeti nedeniyle kendisini anma töreninden sonra Burhanettin Çalım’ın yazdığı dizelerin içerisinde yoktum da ondan.
Zira anma törenine katılamadım.
Oysa orada olması gerekenlerin başında ben geliyordum.
Ama yoktum.
Mazeretim ne olursa olsun-ki asla mazeret uydurmayacağım, orada olmayışımdan dolayı itiraf ediyorum ki kendimde suçluluk duygusu hissediyorum.
Evet.,
Vefa İstanbul’da bir semt adı asla değildir.
Hatta ve hatta, “Sen ne kadirşinas, sen ne vefalı bir adamsın” kelimesini milyon kez şahsıma söyleyenlerden birisi de Ahmet Uluç ağabeyimdir.
Ama yoktum işte cumartesi günü.
Mezarı başına gidemedim, kendisi ile ilgili anıları yad edenlerin arasında yer alamadım.
Ahmet ağabey.,
Sende bilirsin ki hayati önem taşıyan bir meselem olmasaydı orada mutlaka ama mutlaka olurdum.
Ölümünün 1. yıldönümü günü yanına gelemedim ama, 2 gün sonra bende oradaydım. Bir fatiha okuyup, mezarının üzerine kırmızı-beyaz karanfil bırakıp, soluğu meyhanede aldım ağabey.,
Çünkü sen öldükten sonra bunu yapmamız için bize söylediğin vasiyetindi.
Ağabey hani, annen Mualla teyze öldüğü gün yazdığım bir yazı sonrası, “Anamın öldüğüne ağlayamadım, yazdığın iki satırla beni hüngür hüngür ağlattın” demiş ve “Bu aleti kullanmasını bilen kullanmalı, al bu senin olsun. Sana hediyemdir” diye verdiğin objektif var ya.
Yanına geldiğimde o da elimdeydi ağabey.
Ve sana oracıkta, “Sen gittin ama bana bıraktığın objektifine her bakışımda seni yanımda hissediyorum” diye haykırdım.
Beni affet koca bıyıklı adam.
Beni affet dünyalar harikası, canım ağabeyim.