Şöyle geriye bakıyorum da, 23 yıl olmuş bu kente geleli…

Mesleğe başlangıç tarihim ise oldukça eski, 1982…

Doğduğum kent Erzurum’da bir yerel bir gazeteyle başlayan, ulusal haber ajansları, gazete ve televizyonlarla devam eden tamı tamına 36 yıl…

Antalya’da ilk durağım Hürriyet bürosuydu. Hürriyet’le adım attığım bu cenneti yine Hürriyet’te görev yaptığım sürede tanıdım. Kısa süreli Star ve Milliyet deneyimlerinden sonra bir kez daha Hürriyet-DHA Erzurum ve Antalya bürolarıyla sürdü maceram…

Derken ulusal medya ile ayrılık vakti geldiğinde bana ilk kapı açan, Bilal Çeliktaş olmuştu. Aylık olarak çıkardığı Tourism World adlı bir sektör dergisinin başına beni getirdi. Başarılı, keyifli bir 2.5 yıl geçirdim orada. Her ne kadar ‘tatsız’ ayrılmış olsak da, Bilal Çeliktaş’ı hala severim.

Sonrasında kısa süreli olarak sevgili Ahmet Dökdök abimin ‘Beyaz Gazetesi’nde çalıştım. Aslında mola verdim desem yeridir. Beyaz’daki bu kısa molamdan da güzel anılarla ayrıldım, o aileyi de çok sevdim.

Yıllar içinde Antalya’daki yerel gazetelerin en başarılılarından biri olan Körfez’le de kesişti yollarımız. Rasim Gündüz’ün sahibi olduğu Körfez’de iki ayrı dönemde toplam 4 yılı aşkın çalıştım. ‘Aşırı kuralcılığını ve pintiliğini’ bir tarafa bırakırsak sevgili Rasim Gündüz de bende iz barakan, özel yeri olan insanlardan birisi…

Halen görev yaptığım Akdeniz Manşet Gazetesi’ne ise ayrı bir parantez açmak istiyorum. Derya-Murat Çiçek çiftini sahibi olduğu Akdeniz Manşet’e başlamam, aslında ortak bir dostun önerisi üzerine gazete sahibi Murat Çiçek’in, bana kapı açmasıyla oldu. İçinde olduğum zor/sıkıntılı süreçte uzatılan bu elin vicdani sorumluluğunu hep taşıdım/taşıyorum.

Öncesinde uzaktan tanıdığım Çiçek ailesini tanıdıkça daha çok sevdim…

Sadece Derya-Murat Çiçek çiftini de değil, tüm Çiçek’leri. Dostluğun, arkadaşlığın, kardeşliğin, sevgi ve saygının bu toplumda hala var olduğunu soyadlarıyla müsemma bu insanları tanıdıkça anladım. İnsani değerlerin her şeyin üstünde olduğunu, tevazünün yüceliğini bu aile ile bir kez daha idrak ettim…

Mutluyum.

Böyle bir aile ile tanıştığım ve çalıştığım için…

Mutluyum, beni de bu ailenin bir ferdi olarak hissettirdikleri için…

‘Şimdi durduk yerde nereden çıktı bu yazı’ diyenleri duyar gibiyim.

Ölümlü dünya, bugün var, yarın yokuz.

Yaşıyorken içimden geçenleri bir ahde vefa olarak paylaşmak istedim…

Hepsi bu…