Luis Borge bir yazısında şöyle diyor;

“Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya ikincisinde daha çok hata yapardım…

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım…”

Borge, Arjantinli bir sanatçı, edebiyatçıdır.

Nazizme ve faşizme karşı yazıları ve eserleri vardır.

Ve bu eserlerinde faşizme karşı mücadele edilmesi gerektiğini anlatır…

Nitekim Arjantin Devlet Başkanı Peron’a ve Peronizme karşı hep mücadele etmiş bir yazardır.

Ve böyle bir yazarın “sırtüstü yatardım” ifadesi beni şaşırtmadı dersem yalan olur…

Belki hayatı mücadele ile geçtiği için bu ifadeyle kendine bir zaman ayıramadığını ifade etmiştir…

Belki de Borge, 87 yıllık ömrüne birkaç hayat sığdıracak kadar, hep başkaları için yoğun bir yaşam temposu içinde olduğundan bir özlemini dile getirmiştir.

Zaten toplumsal mücadelenin sembolü olmuş insanlara bir bakın.

Bir ömrüne birkaç hayat sığdıracak kadar yoğun bir yaşamı olmuştur hepsinin ve bir anlık kendisine ait olan zaman diliminin özlemi hep içlerinde olmuştur.

“Bakın Mustafa Kemal’e”…

O kadar çok hayatı içiçe yaşamıştır ki, bırakın sırtüstü yatmayı, Çankaya akşamları bile kendisine ait olmamıştır…

Aklıma “Deniz Baykal’ın”, kot pantolonları giyip Mesut Yılmaz ile piknik yapmaya gitmek istemesi geldi…

Bunu o zamanlar çok eleştirmiştik…

Oysa o yoğun ve sert tempoda süren siyasetten bir an olsun uzaklaşmak, kendilerine ait bir zaman dilimi içinde, doğal hayatın serinliği ile siyasetin sertliğini yumuşatma isteği vardı Baykal’ın…

İster siyasetin, ister edebiyat ve sanatın sembolü olan, ömürlerine bir çok hayat sığdıran insanların da özlemi ve bazen sırtüstü de yatma isteği olabileceğini görmek, ömrünü başkaları için mücadeleyle geçirenlerin de insani ve bireysel taleplerinin olacağını kabul etmek gerek…

Nitekim Borge, söz konusu yazısının devamında şöyle yazmış..

“Yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı atardım ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.

Bilinmeyen yolları keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85 yaşındayım ve biliyorum, ölüyorum…”

Bu sözler Borge’nin birçok hayatı sığdırdığı ömrünün içine özlemlerinin, insani isteklerle dolu olacak hayatı sığdıramadığının itirafıdır ve hayıflanmaktadır…

Çağımızda artık insanlar genellikle ömürlerini, içine tek hayatı sığdırarak tüketiyorlar…

Ve tükettikleri o tek hayatında dominesi “paradır…”

Para uğruna her türlü ahlaki değerleri deforme ederek ömürlerini tüketirler ve geriye baktıklarında ömürlerinin bir hiç olduğunu fark ederler…

Oysa hayat, (Picasso’nun dediği gibi) sanatla yoğrulmuş (ve Aristotales’in dediği gibi) bir mücadeledir…

“Yani birinin insanlığı; ömrüne, sanatla yoğrulmuş mücadele ile dolu kaç hayatı sığdırdığı kadardır…”