“40’lı yaşlar gençliğin yaşlılığı, 50’ler yaşlılığın gençliği” demiş Victor Hugo. 50 ve 60’lı yaşlar size uzak gelse de, geleceğiniz için, durumlarınızı gözden geçirmenizde fayda var.

Bir gün nasıl olsa emekli olacağım, o zamana kadar iyi kötü çalışırım derken,  hayatınızda en fazla paraya ihtiyaç duyacağınız, yaşlılık döneminde alacağınız maaşla, hüsrana uğrayabilirsiniz. Emeklilik için yatırımlarımızı bugünden değerlendirmeli, haklarımıza sahip çıkmalıyız. Yoksa, emeklilikte turist olup ülke gezmeyi bir kenara bırakın, bu cennet vatanın illerini, güzelliklerini dahi göremeyiz.

 

Şimdi, emekliliğinizi düşündüğünüzde neler hayal edersiniz?

Bu soruya çoğunlukla “Ege de ya da Akdeniz’de bir mülk satın alıp, hayatın geri kalanını doğa ile iç içe huzurlu bir hayat sürmek isteriz”  ya da “ kısa bir dünya turuna çıkarız”,  diye cevaplarız.

 

Bu mümkün mü? Gelin hep birlikte örneklerle değerlendirelim.

 

Üniversite mezunu olan Ali Bey,  25 yıllık memuriyet hayatının sonunda, nihayet beklediği güzel günler için, 2018 yılında emekli dilekçesini vermiş ve kendisine 61.666,00TL emekli ikramiyesi uygun görülmüş,  ayrıca asgari ücretten biraz fazla 1.946,00TL de emekli maaşı bağlanmıştır.

Maalesef ki Ali Bey,  hayalini kurduğu Ege’deki yazlığı almayı bırakın, kiracılıktan kurtulacak bir daire alamayacağı gibi, bu emekli ikramiyesi ile bir gecekondu dahi alamayacaktır. Kendisine bağlanan maaş ile de, yine kirada oturmaya devam edecek,  üniversitede okuyan çocukları da varsa, bu hayalleri üzerine bir bardak su içecek ve Kayserili Mustafa Efendi’nin dediği gibi “kekliğimin kafesi mis kokuyor nefesi”  diyerek çalıştığı kuruma geri dönecek,  emekli ikramiyesini yükseltmek ve güncel olarak aldığı maaşı korumak için, hayallerini biraz daha öteleyecektir.

Aslında Ali Bey’in en gerçekçi hayali de,  çocuklarının okulu ve geçim sıkıntısı için, memuriyetteki zor günlerinde kullandığı banka kredilerini ve kredi kartlarını ödemek olacaktır. Kısacası memurun emeklilik hayali,  borçlarını ödeyip nefes almaktır.

1 Ekim 2008 sonrası işe giren memurların emeklilik hayal durumları daha da vahim. Bu tarihten sonra işe giren memurlar, 5434 sayılı emekli sandığı kanunu yerine, 5510 sayılı yasaya tabi tutulmuşlardır. Bu tarihten önce işe girenlerde,  %75 emekli maaş bağlama oranı ile statü emekli aylığı uygulanırken, bu tarihten sonra işe girenler için %50 emekli maaş bağlama oranı ile aylık kazançları nispetinde  maaş bağlanacak ve 65 yaşında emekli olabilecekler.

 

Peki bir de duruma iyimser bir tabloyla, SSK’lı çalışan Ayşe Hanım açısından bakalım.  

Ayşe Hanım da en son işe girdiği işverenin yanında, 25 yıl süre ile çalışmış ve SSK’ ya çalışmaları asgari ücretten bildirilmiş, 2018 yılında da emeklilik dilekçesini vermiştir. Ayşe Hanım da 25 yıllık asgari ücret üzerinden 50.725,00TL kıdem tazminatı almaya hak kazanmış ve kendisine ortalama da 1200,00TL maaş bağlanmıştır. Bu durumda, Ayşe Hanımın da emeklilik hayalleri, maalesef ki yerini, emekli olduktan sonra iş bulmaya, çocuk bakıcılığı yapmaya, ya da gündelik temizlik işlerine, kısacası geçim derdine bırakacaktır. 2008 sonrası işe giren 4/a SSK’lı çalışanların da bugünün şartlarında, asgari ücret üzerinden primlerinin bildirilmesi halinde, ellerine geçecek emekli maaşı ise 600TL civarında olacaktır.

Bağkurlu, küçük esnaf Ahmet Bey de 9000 gün prim ödeyerek, ortalama 1.200,00TL maaş alacaktır. İkramiyesi ise, iş hayatında çalışmaya, esnaflık yapmaya devam ederek,  vergi ve SSK yükü altında ezilmek olacaktır.

 

Maalesef ki ülkemin güzel insanlarının emeklilik hayalleri görüldüğü gibi hiçte umulduğu, beklendiği gibi iç açıcı değildir. Bunun yanında emeklilikleri hayal olanlar da var. Mezarda emeklilik cinsinden. Yaş gelmiş 65’e halen prim gün sayıları eksik ve sahip çıkanları yok. Oysaki Avrupa’da belirli bir yıl sigortalı olanlara da maaş bağlanmakta.

Bir de emeklilikte yaşa takılanlar var. Kendi aralarında sosyal farkındalık yaratmak amaçlı EYT isimli bir grup kurmuşlar. Bu kişilere de devlet diyor ki: prim gün sayını doldurmuşsun güzel, 25 yıllık hizmet süreni de doldurmuşsun o da güzel, fakaaat  “sen daha maaş alacak yaşta değilsin” diyor. Umarım EYT’lerin sorunlarına bir an önce çözüm getirilir. 2019 seçimleri öncesinde bir düzenleme olabilir diye düşünüyorum. En azından bu sorun çözülemezse de, emeklilik yaşına kadar bu durumdaki vatandaşlara, kısmi bir emeklilik maaşı bağlanabilir ve yaşları dolduğunda da kısmi maaşları da tam maaşa çevrilir.

Günümüzde emekli maaşlarının bu kadar düşük olması, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun açıklarını kapatmak amaçlı,  2008 yılında ve sonrasında uyguladığı sistemdir. SGK bütçe açıklarını kapatmak, gelir gider dengesini düzenlemek adına, 2008’den sonra emekli maaşlarının düşük bağlanması için,  aylık bağlanma oranını, en düşük seviyeye indirmiştir.

Avrupa’da ise sosyal devlet olma bilincine erişilmiş ve sosyal güvenlik açıkları ise de, bize göre kat kat daha fazladır. Sosyal devlette, bu açık ne kadar fazla olursa, bu durum halkın refah seviyesinin o kadar arttığına, daha iyi olduğuna işaret eder. SGK kurumunun geçmişten gelen sıkıntılarının, emekli maaşlarını düşürerek, ticari bir mantıkla kurumu kara geçirmeye çalışması son derece yanlıştır. Bu durum,  emeklinin hakkı olan paranın, bir kısmının zorunlu olarak SGK’ya kesilmesi demektir.

 

Sonuç olarak hal böyle olunca, emeklimizin, Avrupalı emekli turistler gibi ülke ülke dolaşıp, fotoğraf makinasının deklanşörüne şöyle yavaş yavaş basıp, birkaç manzara resmi alacak sosyal medyada paylaşacak, oraları görmeyenlere de şöyle bi düşman çatlatır cinste  “oh be gerçekten hayat varmış” diyebilecek..  farklı kültürler, insanlar tanıyacak. 

Bu hayal oldu diyelim. Peki kendi ülkemizde turist olabilir miyiz? Bu da maalesef çok zor bir emekli için. Güzel ülkemizin, illerini dahi gezmeye yetmez bu maaş. Biz aslında bilmediğimiz kanunlar haklarımız düşüncelerimiz ve kabullenmişliklerimizle kendi ülkemize turistiz. Hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle, kalın sağlıcakla. 

 

Sevdiğim Sözler:

“Biz toprakları değil, gönülleri fethetmeye gidiyoruz”  Fatih Sultan Mehmet.

 KAMİL ÇANKAYA-Sosyal Güvenlik Uzmanı