İktisadi büyüme, milli gelirdeki dönemden döneme olan olumlu farktır. Ekonomide sıkı para politikası ve finansal imkanlarının kısıtlandığı bir dönemde büyümenin gerçekleşmesi olumlu bir göstergedir. Milli gelir hesaplanırken, üretim, gelir ve harcama yönlerinden üç farklı şekilde hesaplanmaktadır. Türkiye’deki üretim sektörleri açısından ekonomik büyüme, Türk ekonomisi, yılının ikinci çeyreğinde %3,8 seviyesinde büyüyebildi. Büyümenin sektörel katkıları incelendiğinde hizmetler sektörü, inşaat, kamu yönetimi faaliyetlerinden pozitif katkı söz konusudur. Fakat sanayi sektörü %2,6 seviyesinde küçülmüştür. Özelikle bu dönemde ithalattaki hızlı artış ve işgücü maliyetlerinin artışının sanayi üzerindeki etkisinin olumsuz olduğu anlaşılmaktadır.  

Harcamalar yönünden milli gelir hesaplanırken, özel kesimin tüketim harcamaları, kamunun tüketim harcamaları, sabit yatırım harcamaları ile ihracat ve ithalat arasındaki farka göre hesaplama yapılmaktadır. 2023 yılının ikinci çeyreğinde özel kesimin tüketim harcamaları%15,6 seviyesinde, kamu tüketim harcamaları %5,3 ve sabit yatırım harcamaları ise %5,1 seviyesinde artmıştır. Bu dönemde ithalat%20,3 seviyesinde artarken, ihracat %9 azaldığı için milli gelirin belirli bir kısmının yurtdışına transfer edildiği ortaya çıkmaktadır. Ekonomideki büyümenin dışarıdaki üreticileri destekleyecek şekilde gerçekleşmesi Türkiye’nin dövize ihtiyacının olduğu dönemde ekonomik kaygılar açısından dikkate alınması gereken bir sorun olacaktır. Merkez Bankası’nın faiz artırması dış talebi kesici yönde etkisi ile dış ticaret dengesinin sağlanması beklenmektedir.  

Türkiye’de üretici kesimlerin milli gelirden aldığı paylar incelendiğinde2023 yılının ikinci çeyreğinde işgücünün aldığı payda %10’a yakın artış varken, işletme katma değerlerinde ise %10’a yakın bir düşüş vardır. Firmalar işgücü maliyet artışlarını ölçek ekonomisini geliştirme veya teknolojik yatırımlarla çözme yoluna gitmesi durumunda, uzun dönemde sanayi kesiminde işgücü talebi düşeceği için işsizlik açısından bir risk olarak göz önüne alınması gerekmektedir. Türk ekonomisinde sanayi kesiminin kur politikasına duyarlı olduğu ve işgücü maliyetlerinin artışından etkilendiği bu dönemde bu sorunların çözümlenmesi için finansal kaynaklara düşük maliyetle ulaşabilmesi ekonomik büyümenin istikrarı açısından önemli olacaktır.  

Türkiye’de sıkı para politikası uygulanan böyle bir dönemde büyümenin devam etmesi ekonomi açısından olumlu yorumlanabilir. Büyümenin kalitesi, toplam faktör verimliliği ve çevreye duyarlı sürdürülebilir büyümenin sağlanmasıyla ancak mümkündür. Ülkenin büyümesi ile ithalatın artışı sürdüğü için ülkedeki malikaynakların dışa aktarılması soruna yol açmaktadır. Bu nedenle, ülkedeki tüketimin ithalata bağımlılığının çözümlenmesi uzun dönemli ekonomik hedefler arasında önemini korumaktadır. Büyümenin istikrarı ve kalitesi, ekonomimizin sınıf atlaması için açısından ehemmiyetini sürekli koruyacaktır.