Türkiye’de sürekli olarak ekonomik denge dış açık vermektedir. Dış açıkların karşılanması için milli tasarruflarımız yetersiz kaldığı için meydana gelen boşluk yabancı sermaye tarafından karşılanır. Dış açıkların karşılanmasında fabrika, şirket satın almalar ve gayrimenkul alımları gibi doğrudan yabancı sermaye girişleri, kısa vadeli hisse senedi veya borçlanma alımları gibi sıcak paraya dayanan yabancı sermaye girişleri ve devletin veya özel sektörün borçlanması için yapılan dış borçlar gibi üç farklı şekilde yabancı sermaye girişi olmaktadır. Türkiye’nin yüksek enflasyon nedeniyle milli paranın değerinin düşmesi döviz kurlarının aşırı değerlenmesine neden olduğu için yabancı sermayeye ihtiyaç da artmıştır. Özellikle seçim sonrasında uygulanan ekonomik programında nihai hedefinin yabancı sermaye girişinin sağlanması olduğu için ekonomik programının başarısı için yabancı sermaye girişi de zorunlu unsurlardan birisidir. Bu konuda seçim sonrasında kamu, (1) Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden İslami sermaye veya petrol fonlarından para girişi; (2) ABD veya Londra sermaye piyasalarından sıcak para ve (3) Rusya’dan da ambargo nedeniyle gelebilecek her türlü fon girişi şeklinde yabancı sermaye beklentisi içindedir. Türkiye’de borsaya kısa vadeli yatırımlar, şirketler ve bankalar aracılığıyla dış borçlanma ve sanayi kesimine de doğrudan yatırım şeklinde yabancı sermaye gelmektedir.

Türkiye’nin ithalata olan bağımlılığı ve enerji arz açığının karşılanması için sürekli olarak nakit dövize ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçların ilan edilen kamu ekonomik raporlarına göre 2023 yılının sonuna kadar karşılanmasında sorun olmayacaktır. Eylül ayında ilan edilen Orta Vadeli Program’da yabancı sermaye ihtiyacının özellikle dorudan yabancı sermaye şeklinde -oradaki ifadesiyle kaliteli yabancı sermaye ile- karşılanması hedeflenmektedir. Rakamları incelediğimizde ise,2023 yılının ilk beş ayında aylık ortalama cari işlemler açığı 7,5 milyar dolar seviyesindeyken, seçimden sonraki haziran-temmuz döneminde 2,4 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Fakat finans hesapları incelendiğinde 2023 yılının ilk beş ayında net finans kaynaklarda 2,6 milyar dolar azalış varken, haziran ve temmuz ayları ortalaması 3,1 milyar dolara çıkmıştır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındakısmi bir artış varken, portföy yatırımlarında çıkış devam etmiştir. Net sermaye girişi ödemeler dengesinin kaynağı belirsiz girişlerinin takip edildiği net hata noksankısmında iki ay toplamda 12 milyar doların üzerinde bir giriş görünmektedir. Özetle, Türkiye’nin halen seçim sürecinden sonra yabancı sermaye girişlerinde hedeflendiği gibi doğrudan yabancı sermaye olarak beklenen kaynak girişi gerçekleşmemiştir. Bu gelişme rasyonel ekonomik politikanın sonuçlarının izlenmesi için daha süreye ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Muhtemelen yabancı sermaye girişlerininhızı 2024 yılının ikinci yarısından sonra artabilir.