Bütün ülkelerin asırlardır nihai hedefi ekonomik refahı artırmaktır. Bilge Kağan Orhun yazıtlarında, ‘çıplak milleti elbiseli, fakir milleti zengin kıldım’ derken ekonomik refahın önemini 1500 yıl öncesinden fark ettiğini biliyoruz. Refah ülkenin zenginlik içerisinde bolluk ve bereketli ortamda yaşamasını ifade eder. Anadolu türkülerinde refah ve bolluktan çok mihnet, garibanlık ve yokluk daha fazla işitilir. Atatürk’ün de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki vizyonu ülkenin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştırılmasıydı. Aslında tüm iktidarların amacı da halkın refahının artmasıdır.   

Türkiye’de refah ölçütü olarak ilk olarak TÜİK tarafından hazırlanan yoksulluk sınırını kullanmak mümkündür. 2019 yılında 11.641.000 kişi yoksulluk sınırının altında yaşmaktadır. 2019 yılındaki yoksulluk sınırı 10793 TL seviyesindeyken, 2022 yılında bu rakam 17747 TL’nin üzerine çıkmıştır. 2022 yılındaki yoksulluk sınırının altındaki nüfus 12 milyon kişinin üzerine çıkmıştır. Türkiye’de nüfusun %14,5’i yoksulluk seviyesinin altında yaşmaktadır. Yoksulluk sorununun şiddeti azalmamış veya refahın 2019 yılından bu yana herkes için artmadığı söylenebilir.  

Diğer bir refah göstergesi de kişi başına düşen milli gelirdir.  Türkiye’de kişi başına milli gelirin zirveye ulaştığı yıl 2013 yılıdır. 2013 yılında kişi başına milli gelir 12.508 ABD dolar seviyesine çıkmıştır. 2019 yılında 9103 ABD doları ve 2022 yılında 10616 ABD doları seviyesine çıkmıştır. 2019 yılına göre 1000 ABD doları kadar bir milli gelir artışı olmakla birlikte, 2013 yılının yaklaşık 2000 ABD doları altında bir kişi başına düşen milli gelir kaybı veya refah kaybı vardır. 

Ülkemizde yaşamanın maliyetini ölçmenin başka bir yöntemi de gıda, yiyecek ve içecek ürünlerinin fiyatlarındaki artışa bakmaktır. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2019 yılının başından 2023 yılı temmuz ayına kadar artış yaklaşık altı kat gerçekleşmiştir. Yani yoksullukta az da olsa artış, milli gelirde sınırlı gelişme ve yiyecek/gıda/içecek fiyatlarındaki hızlı artış refahın azaldığını göstermektedir.  

Refahın yeniden artışının en önemli verisi enflasyonun durdurulması olacaktır. Türkiye’de yeniden refahın artması ve insanların refah beklentisinin yükselmesi yaşamanın kalitesini de artıracaktır. Ekonomi yönetiminden beklenen ümit, gelecekte yeniden refahın artışını milletimizin görmesidir. Türkiye’de halen büyük servet artışı elde eden kesimlerin tasarruflarının ekonomideki yeniliklere ve yatırımlara sevk edilmesi ile yeniden iktisadi refah artışının sağlanmasına yönelik çabaları da geliştirebilir. Ekonomi yöntemi tarafından enflasyonla mücadele ile ülkedeki refahın artışını sağlayacak büyüme modelinin de ortaya çıkması ekonomik güven ve istikrar açısından önemli olacaktır.