Cumartesi sabahı saatler 06.00’yı gösteriyordu. Özden hanım çoktan kalkmış çayı bile yapmış.
Elin Sude hanımı dürtükleyip, “Yola çıkmaya hazır mısınız” dememle, “Ben çoktan hazırım” diye yatağından fırlamaz mı?
Dilan hanımı uykusundan uyandırmak da kardeşi Elin Sude‘ye kaldı.
İstikamet Kekova..
İki günlük beylik yapacağız.
Sabah 06.30’da çıktık yola, 09.30’da Kekova, bir diğer adıyla Üçağız’dayız. 10.30’da start alacak olan tekne turu öncesi 1 saatlik boşluğu pansiyonumuza yerleşip, kahvaltı ederek doldurduktan sonra, tekneye biniş.
Bizimkisi öyle bir şans ki, diğer tekneler hınca hınç insan doluyken, biz koskoca teknede toplamda 16 kişi açılıyoruz denize. İlk durak yerimiz akvaryum koyu. Pırıl pırıl deniz. Olağanüstü güzellikte. 40 dakikalık yüzme molasının ardından, ikinci durak yerimiz tersane koyu. Ve oradan batık şehir. Gökkaya koyu’nda yemek ve yüzme molası. Kale (Simene) köyü’nde gezinti. Theımussa (Kekova) geri dönüş. Saatler 17.00’yi gösteriyor.
Koskoca bir gün, böylesine dopdolu aktivitelerle sonlandırılıveriyor.
Gittiğim her koyun resmini çekip, anında facebook’a koyup arkadaşlarımla paylaştım. Kimileri beğenme tuşuna bastı, kimileri maşallah yorumları yaptı. Bazıları da, “Oh dünya sana güzel” dedi.
Neden sadece bana güzel olsun arkadaş?
Artık dünya bilgisayar dünyası. Geç PC’nin başına yaz, “Kekova’da neler yapılır” diye. Tekne turu olayı anında karşına çıkar. Konaklamayı düşünüyorsan araştır pansiyonlarını da, aç telefonunu konuş, pazarlığını yap. İşini geliyorsa rezerveni yaptır.
Kekova’da Pansiyon odası 150 TL. Tekne turu kişi başı 40. Artık diğer hesaplarını kendin yap.
Al yanına çoluk-çocuğunu, doldur aracının gazını mı, benzinini mi yoksa dizelini mi bilemiyorum, çık benim gibi yola.
Var erken saatte Kekova’ya. Bin tekneye, gez-dolaş, yüz, ye iç uzan yat.
Sonra da Kekova’nın akşam keyfini çıkart. Bir geceni geçir. Sabah kalk kahvaltısı ayrı bir keyif Kekova’nın. Ardından benim gibi düş yola.
Misal ben dönüşte Demre’ye uğradım, çocuklar müzeyi gezdiler. Finike’den ne zaman geçsem kesinlikle balıkçı barınağına uğrarım. O geleneği yine devam ettirdim. Kumluca’yı transit geçip, hep adını duyup, bir türlü gitmediğim Karaöz’e kafayı taktım ve gittim. Her yeri bakir kalmış. Köylüler piknik yapıp denize giriyorlar. Geldik Çıralı’ya.
Yıllardır Emin Pansiyon vazgeçilmezlerimiz arasındadır. Sahibi Ramazan şortta (Ful dolu) olduklarını ama başka yerden yer ayarlaması yapabileceğini söyledi ve yaptı. Çıralı’nın da tadını çıkarttık, dönerken kazık fena halde battı..
Geldik Ulupınar’a. Tropik restorana uğramadan geçmek olmazdı. Hele tandırını yememek hiç olmaz. Apayrı bir güzelliği var tropik restoranın. Fiyatları da çok uygun.
Ve Antalya..
Dün öğle saatlerinde CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile beraberindeki (Öyle sanıyorum ki isimlerini yazmama gerek bile yok) 3 milletvekili Gazeteciler Cemiyeti’ne ziyarete geldiler. Toplantı salonuna geçildi, 2 saat karşılıklı konuşmalar.
Neden yalan söyleyeyim 2 günlük enfes geziden sonra, 2 saatlik Deniz Baykal ve beraberindekiler sohbeti insana o kadar yavan geldi ki.,
Deniz’e yakın bir yerde artezyenden suyu çekersin ve tadına bir bakarsın ya.
Ta kendisi.
Ne sorduğun soruya cevap alabiliyorsun, ne de kendisini anlatmaya çalışıyor.
Yavan işte.
Çok yavan..
Trend Haberler

Okulu, Kunduz’da rövanşı kaybetti

Ali Yılmaz gözaltında

Antalyaspor, eski oyuncusu Dario Saric’i yeniden kadrosuna kattı

Deniz Servan Narin öldü mü? Arkadaşları ve yakınlarından haber geldi!

Antalya’da belediyeye yönelik 4'üncü dalga 'rüşvet' operasyonu: 17 gözaltı

Manavgat’ta büyük gurur