Arife günü Korkuteli üzerinden çıktık yola. Bayramı büyüklerimizin yanında geçirip, ?Bayram bahane, gezip, görmek ve öğrenmek şahane? diyebilmek adına.
Yıllardır Elmalı veya Fethiye hatta Tefenni ve Denizli?ye gitmek isteyenler, Korkuteli?nin içerisinden geçmek zorundaydı. Korkuteli?nin güneyine yapılan çevre yoluyla mesafe kısalmış, şehir içini görmüyorsun.
Datköy?den açılan yeni yol sayesinde en az 20 dakikalık bir zaman dilimi kazanıyorsun.
Korkuteli- Söğüt güzergahında yollarda önemli değişiklikler yapılmış. Biran kendimi otobanda hissettim.
Arife günkü ilk durağımız Girmeler (Gebeler) köyü oldu.
Kaplıcalarıyla yıllardır bir türlü kendisini yeterince satamayan Girmeler, İskender?in mağarası ile anılmaya başlamış.
Halaoğlu Fevzi Küçükaydın, mağaraların hemen yanı başında küçük bir lokanta işletiyor. Zeytinyağı?nda içi defneli alabalık bir harika. Balığı tavaya koyuyor, içine de defne yaprağı. Tavanın altındaki ateşi kısıp, üstünü kapakla kapatıyor. Yemede yanında yat.
Belki bayramdan dolayı ancak, Fethiye gerçekten çok hareketli. Özellikle Fethiye-İnlice arasındaki trafik acayip. Resmen Azrail fazla mesai yapıyor.
Göcek yerli tatilcilerin istilasına uğramış. Otel ve pansiyonlar ful, koy tekne kaynıyor.
Göcek tünelinden geçecekseniz 3 TL ödemek zorundasınız. İşinize gelmiyorsa eski yola süreceksiniz arabayı. Dönüşte de bir 3 TL daha. Dünyanın paralı geçişli tek tüneli Göcek?te olsa gerek. Oysa Samsun-Ordu arasındaki tünel, mesafe açısından Göcek?inkini üçe katlar.
Dalyan tarihinin en kalabalık günlerini kucaklamış.
Ortaca hareketli, Köyceğiz sakin.
Akyaka (Gökova) tıka basa dolmuş.
Bayramlaşmalarımızı yaptık, Kaş-Kalkan üzerinden bize doğru gelen Sefa Meray ile Köyceğiz?de buluştuk. İstikamet Bozburun.
Bozburun?a gitmek için Marmaris?ten geçiyorsun. Yani beton yığınlarının hayli yoğun olduğu yerden. İnsanlar Marmaris?e tatile mi gelir yoksa, beton yığınlarını görmeye mi belli değil.
Resmen kendi ellerimizle doğayı katletmişiz. Sahillerde insanlar dip dipe güneşlenip, denize girmeye çalışıyorlar. Kulaç atmak mümkün değil, zira o kulacı atsan, yan tarafındaki yüzen bir başka kişiye ellerin çarpacak.
Bozburun?a gitmek için, Marmaris?ten 23 kilometre sonra Datça yolundan, Hisarönü tarafına sapıyorsun. O güzergaha girilir de, ?Kız kumu? koyunda, deniz içerisindeki kumdan yürünülmez mi?
Yürüdük.
Deniz, doğa ve yeşil ortam. Mavi ile yeşilin birleşmesinden ortaya çıkan enfes görüntü olağanüstü. İnsan saatlerce bakmaktan yorulmuyor.
Bozburun yolu üzerinde Turgut köyü var. Delikyol koyundaki tek balıkçı lokantası Mehmet?in yerinde çocuklar denize girerken, biz de balık-rakı keyfi yaptık. Balığın tazeliğinin tadı, dile deniz kokusuyla vuruyor.
Orhaniye, Selimiye ve Bozburun. Kafa mı dinlemek istiyorsun, yazı tura at hangisi çıkarsa fark etmez.
Bozburun?a 1. bayram günü akşamüzeri ulaşacağız. Tanıdıklar vasıtasıyla iki oda bulduk. Bulduk bulmasına da, biz Bozburun?a varıncaya kadar, odaları başkasına vermezler mi?
Her yer ful. Kapı kapı dolaştık, bul bulabilirsen boş odayı. Tam geceyi arabada geçirmeye niyetlenmişken, Mete Otel?de yer bulduk. Bozburun?un denize doğru tarafındaki en uç noktada otel.
Bozburun bugüne kadar böylesine bir ilgiyle ilk kez karşılaşmış. Temmuz ve Ağustos gibi turizmin en yoğun olduğu dönemlerde bile, 2-3 odası dahi zor dolan otel ve pansiyonlarda yer bulabilmek marifet işi gibi olmuş. Bayram öncesi 2 kişilik odayı 70 TL?ye verenler, fırsat bu fırsat, fiyat 120-130?lara çıkartılmış.
Belli ki Referandum?u kimse kazımamış.
Mete otele gece giriş yaptık ya, etrafı görememiştik. Sabah baktığımızda inanılmaz güzel. Görüntülere baktıkça insanın ruhu dinleniyor.
Mammaris?in bakir kalmış yerlerine gidilir de, koylar görülmeden dönülür mü?
Datça ile sonları ?Bük? ile biten koyları karış karış gezdik.
(YARIN: Fırsatçı pansiyoncular ve Mesudiye-Hayıtbükü ile Ovabükü)