Beş yıl önce bugünlerdi..
Yani 2009 yılının Nisan ayı..
29 Mart seçimlerinde Mustafa Akaydın Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş, gazetecilerle ASAT toplantı salonunda bir araya gelmişti.
Kalabalık bir CHP’linin de izlediği o basın toplantısında, “Borç çok ama bana üç ay müsaade edin. Belediyeciliğe bir alışalım, hizmet etmeye başlayacağız” demiş.
Ve bu köşeden Akaydın’a hitaben, “Benden sana 6 ay” diye yazmış..
“Mustafa Akaydın ile bu kent dilerim sadece 5 yılını kaybeder” diye de eklemiştim.
Aynı yazının içerisinde, “İlk icraatı kendisi gibi CHP’li olan önce Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ile ben bilir imcilik kavgası edecek, ardından yine kendi partilisi Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile Batı Çevre Yolu konusunda ters düşüp, onunla da kavgalı olacaktır” vurgulaması da yapmıştım.
Peki.
Müneccim miydim ki ben?
O günlerde Akaydın’lı Büyükşehir’in kente hizmet getireceği konusunda endişeli olduğum için o endişelerimi dışa vurmuş.,
Özellikle de daha ilk günlerde enkaz edebiyatında bulunmasından dolayı, “Eyvah gitti Antalya’nın 5 yılı” demek zorunda bırakılmıştık..
Şundan eminim ki içimdeki bir his, Mustafa Akaydın, Menderes Türel’e bırakın enkazın da enkazını, belediye diye kurumun sadece adını bırakmıştır..
Nasıl olsa zamanımız bol.
Gerçek yüzler ortaya çıkacak..
Antalyalı kimin ne olduğunu çok yakında öğrenecektir.
Biz de düşüne vurulmaz.
Yaralı kuşa da kurşun sıkılmaz ancak, dün yetim hakkından bahsedip.
Beş yıllık süreci, “Çaldılar, çırptılar, peşkeş çektiler” iftiraları atarak geçirip..
Lay,loy,lom zihniyetiyle Antalyalının tam tamına bin 825 gününü resmen gasp edenlerin foyaları düşecek.
Düşmeli..
Millet bilmeli..
Varsa eğer, giderken arkalarında bıraktıkları pislikler gün yüzüne çıkmalı..
Sandılar ki 5 yıl geçmeyecek..
Umdular ki belediyenin koltuğu kendilerine ömür boyu tapulandı..
5 yıl boyunca dik duruşumuzu asla bozmayıp..,
Bir sefer olsun yalpalamadan..
İnandığımız ve inandıklarımız adına.
En önemlisi de Antalya kenti için aklımıza düşeni beynimizde süzgeçten geçirip, Antalyalılar ile paylaştığımız fikirlerimizin ne denli doğru olduğu umarım şimdi daha iyi anlaşılıyordur..
Biz gazeteciliğimizi yaparken, “Tetikçi” diyenler oldu..
Beş yıllık süreçte Büyükşehir’in fetteli organizasyonları için hep ayrı tutulduk.
Öteki olarak görüldük.
1 Nisan günü Boğaçayı’nda yakılan Büyükşehir Belediye evraklarını yakma anında da biz vardık.
Tetikçi olduğumuz için mi resmi evrakları yakarken Boğaçayı’nda bitiverdik?
Bir şey söyleyeyim mi?
Akaydın ve ekibi 30 Mart itibariyle giderken arkalarında neler bıraktılar inanın herkes gibi ben de çok merak ediyorum..
Giderken ne bıraktınız!..
Vedat Gürhan
Yorumlar