Hiç şüphesiz, Türkiye’de yoğun göçün, hızlı büyümenin en fazla mağdur ettiği kentlerden biridir Antalya. 1980’li yılların başından itibaren başlayan turizm hareketi, Akdeniz’in Rivierası’nı bugün dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri haline getirmiş olsa da, yoğun göçle aynı paralelde gelişen yapılaşma başta imar sorunları olmak üzere birçok sorunu içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Bu süreçte dev gibi büyüyen sorunlar günümüzde başta Büyükşehir olmak üzere merkez ilçe belediyelerinin çabaları ile aşılmaya çalışılıyorsa da hala bazı konularda sıkıntılar söz konusu.

Bunlardan biri de tatil kentinde son yıllarda iyice rahatsızlık vermeye başlayan görsel kirlilik. Baktığımız her noktada gözümüze batan tabelalar, reklam panoları, totemler ve bunlara özellikle zincir market enflasyonu ile baş gösteren el ilanı, broşür vs. gibi tanıtım materyalleri..

Hemen her gün posta kutularında karşılaştığımız tomar tomar el ilanları, broşür ve kataloglar sadece görsel kirlilik değil, çevre kirliliğine de yol açıyor aslında…

Büyükşehir Belediyesi işte bu kirliliğe bir son vermek amacıyla şu günlerde bir uygulamaya start verdi. Aslında yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir yürürlükte olan ilgili bir yasayı aktif olarak uygulayarak bu kirlilikle mücadelede önemli bir adım attı. Dün bununla ilgili bir bilgilendirme toplantısı vardı Büyükşehir’de. Reklam ajansları, mesleki oda ve dernek temsilcileri, banka yönetici veya temsilcileri, muhtarlar vs. yaklaşık 400 kişinin katıldığı bu toplantıda, Mali Hizmetler Dairesi Başkanı Selahattin Artun’un kısa bir açılış konuşmasının ardından Gelir ve İlan Reklam Şube Müdürü Fuat Pınar bir sunum yaptı. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 12. Maddesi gereği belediye mücavir alanı içerisindeki her türlü ilan ve reklamın, ayrıca aynı kanunun 15’inci Maddesi uyarınca ilan ve reklam amacıyla dağıtılan broşür, katalog, duvar ve cep takvimleri, biblolar vs. gibi tanıtım materyalleri için yeni bir ilan ve reklam vergi tarifesi düzenlendiğini anlattı. Mevcut yasayı etkin bir biçimde uygulayabilmek için Mali Hizmetler Dairesi’nin son teknolojiyle donatıldığından filan bahsetti. Örneğin bundan sonra ilan-reklam denetimlerinde araçlarda ve görevli personelin sırt çantalarına monte edilen 360 dereceli kameraların, lazer metre ile entegreli tabletlerin kullanılacağını, dağıtılan tüm broşür, katalog gibi materyallerin bundan böyle belediyece mühürleneceğini ve bu amaçla bir mühürleme merkezi kurulduğunu anlattı.

Anlatılanlar kulağa hoş geliyor olsa da salonu dolduranların kimileri tepkiliydi. Tepkinin nedeni ise katılımcıların iddiasına göre ‘Ben yaptım oldu’ mantığıydı. Görsel kirlilikle mücadele ve haksız rekabetin önüne geçilebilmesi açısından uygulama genel kabul görse de katılımcılar bu çalışma öncesinde düşüncelerinin alınmamış olmasından yakındı. Haklılar da. Böylesine geniş bir kitleyi direkt ilgilendiren bir konuda genel konsensüs sağlanmazsa başarılı bir sonuç almak mümkün olmayabilir. Nitekim paydaşların fikirleri alınmalıydı. Çünkü uygulama belki kurumsal yapıları, büyük firmaları çok etkilemeyebilir ancak zaten çok küçük kar marjıyla ayakta durmaya çalışan küçük esnafın bundan ziyadesiyle mağdur olacağı çok açık.

Gelir ve İlan Reklam Şube Müdürü Fuat Pınar sunumu ve sonrasında sürekli “Biz asıl küçük esnafımızı korumak amacıyla bu uygulamayı getirdik” dese de salonu dolduranları ikna edemedi. Böyle bilgilendirme toplantılarıyla filan ikna etmesi de zor görünüyor. Dolayısıyla yapılması gereken şey, ilgili tüm kesimlerden temsilcilerin yer alacağı bir komisyon oluşturup bu ‘doğru hamleyi’ ‘doğru zemine’ çekmek olmalı. İlan ve reklam amaçlı materyallerden vergi alınacak. Bu kesin. Ortada yasa var. Ancak bu alınırken konjonktürel değerlendirmeler de muhakkak yapılmalı. Tamamen ceza kesmeye yönelik bir girişim olmadığı vurgulanmalı. Vurgulanmalı ki bu hamlenin Büyükşehir’e ‘yeni bir kaynak arayışı’ olduğu yolundaki algılar ortadan kalksın.

Aksi halde bu son derece gerekli uygulama daha yolun başında sekteye uğrar.