Kıymetli okuyucularımız;
İl Sağlık Müdürlüğü özelindeki yazılarımıza, okurlarımızdan gelen tepkiler ve sahadan gelen geri dönüşler, doğru yolda olduğumuzu teyit ediyor. Bu arada ilginç gelişmeler de yaşamıyor değiliz. Bunlardan birisi, İYİ Parti Muratpaşa İlçe Başkanı Semih Tayfur ve Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Nuri Cengiz’in açıklamaları. Siyasi saiklerle yapılan açıklamalarda müstafi müdür Ünal Hülür’e sahip çıkılıyormuş gibi yapılıp AK Parti Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal’a hücum edildi. Ardından da AK Parti’den, iddialara yanıt geldi. “Acizlikten başka bir şey değil” denilerek iftira ve karalama kampanyası olduğunu belirterek cevap verildi.
Fakat bizim anlamlandıramadığımız muhalefetin Hülür’e araştırmadan, hakkındaki iddialara bakılmaksızın, görev yaptığı dönem itibari ile sağlık camiasının içinde bulunduğu durum sorgulanmaksızın sahip çıkılması, ‘Vay bu muhalefetin durumu’ dedirtecek cinsten. Tam anlamıyla siyasi rant devşirmek. Şapkadan tavşan çıkarmak. Vah ki ne vah! Bir okur ilgili habere yorum olarak şöyle yazmış: “İyi Parti’ye gönül vermiş bir seçmen olarak sizi kınıyorum. AKP’ye vuracağım diye yaptıklarından AKP’nin bile savunamaz hale geldiği müdüre destek çıkıyorsunuz. Hakkında savcılıkta dahi yolsuzluk dosyaları olan bir müdürü savunmak size mi kaldı?” ‘Yaşasın Menfaat’ rumuzuyla yazan vatandaşın ifadesi ise aynen şöyle: “Ünal Hülür konjonktüre göre iyi bir CHP’li aynı zamanda iyi bir İYİ Partilidir. Duruma göre her an HDP’li bile olabilir.”
Gelelim diğer gelişmelere.
İl Sağlık Müdürümüz İsmail Başıbüyük’ü makamında ziyaret ettim. Daha önce köşemizde seslendirdiğimiz “Hoş geldiniz” söylemini canlı ifade etme fırsatı buldum. Masasının üzerinde bir Antalya haritası var, haritada 19 ilçeye dair notlar. Müdür bey herkesten önce gelip herkesten sonra giderek sahada çalışmaya hızla devam ediyor. Çalışmalarını dinlemek üzere Sivil Düşünce Derneğimizin olağan toplantılarının bir tanesinde İsmail Beyi ağırlamak üzere davet ettik.
Kaleme aldığımız hiçbir isim kişisel bir husumetle yazılarımıza konu olmamıştır.
İstihdam sağlayan, SGK primi ve vergi ödeyen her müteşebbis desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Yazılarımız sonrasında yapılan yorumları okuduğunuz gibi gelişmeleri de sizlerle paylaşmak görevimiz.
Şoför arkadaşlar ziyaretime geldi. Ağabey bir de bizi dinle dediler.
Onlar anlattı, ben dinledim.
Kimisi 4 yıldır beraber çalıştığını söyleyerek söze başladı kimi de pandemi ile birlikte işe başladığını...
Kıdemli olan şoför arkadaşlar, ‘itibarlı kişi’ için “Ağabey vallahi billahi 4 ay İl Sağlık’ı bıraktı biz perişan olduk. Tabiri caizse kapısında yattık. İş yerini ayrı, evini ayrı aşındırdık. İl Sağlık Müdürlüğü araç bulamadı, sahada çok ciddi sıkıntılar oluştu. 120 araç daha poşeti açılmadan anahtarı üstünde bizlere teslim edildi. O araçlarla pandemide bütün Antalya’ya hizmet edildi. Bilmende fayda gördüğümüz bir husus var. İşe girenler sadece İŞKUR üzerinden gelenler değildi. Gönderilen listelerle ve önceden çalışanlarla büyük bir aile olduk. Her ailede haylazlık edenler olduğu gibi bizim aramızda da bazıları ağzımızın tadını bozdu. Gazeteci ağabey bizim patron burada yok. Bizi o da göndermedi. Ama biz yaşadığımızı biliriz. Sana anlatalım kararı sen ver. Bak bu arkadaşın hasta yatalak çocuğuna bakan o, benim üniversitede okuyan kıza burs veren yine o. Ekmeğimin hakkı için yüzlerce arkadaşımızla konuşabilirsin biz senin ifadeyle ‘itibarlı kişi’den iş, aş, babalık gördük. Çürük elma her yerde var. Ama bizim gördüğümüz iyilik de var. Senden beklentimiz bize de söz hakkı tanımandır. Bizim patron devletin bana vermediğini size veremem dedi eyvallah dedik. Bayram geldi devletten para gelmedi patron bayramdır kimse parasız kalmasın maaşları ödeyelim nasılsa devlette kimsenin alacağı kalmaz dedi. Bize babalık etti. Bir konuyu daha söyleyelim. Evet bazı kaza yapan araçları şoförlere rücu ettirdi. Ama neden biliyor musun? Adam alkollü trafiğe çıkmış patron o zaman dedi. Arabanın canı cehenneme ama bu milletin canını hiçe sayıyor. Bunun alacağı ders ancak parasal rücu ile olur. Samimi söylemek gerekirse haksız da değil. Şoför camiası bunu bilir. Yani demem o ki, kim ne yaptı, kendine yaptı. Biz diyeceğimizi dedik. Gayrısı vicdanına kalmış...”
Çaylarını yudumlayıp misafirleri uğurladım. Hak ve vicdan adına bana anlatılanları paylaştım.