Prof. Dr. Alper Demirbaş, resmi başvuru yaptıktan sonra organ nakli yaptığı hastaların baskısı nedeniyle CHP Antalya milletvekili aday adaylığından çekildi.
Bence, “Hasta baskısı” tamamiyle bahane.
Hani bir istifa olayı, “İşlerimin yoğunluğu” gerekçesiyle sonuçlandırılır ya.
Ta kendisi.
Üç gündür biz kendi aramızda Alper hocayı konuşuyoruz.
En koyu CHP’lisinden, CHP karşıtı AKP’liden tutun da, MHP’lisi dahi, “Alper hocanın bu ülkeye özellikle de insanlarına dağıtacağı daha çok şifa var. Sırf mebus olabilmek adına bu önemli insani vazifeyi bırakıp gitmeye ne kendisinin hakkı var, ne de onu aday gösterenlerin” fikri altında birleşmişti.
Herhal duydu Alper hoca?
Duyduğuna eminim.
Duymasa bile yüreğinin sesini dinledi.
Zaten o yürek olmasaydı, Alper hoca gece-gündüz kendisini insan sağlığına adayan birisi olamazdı.
Eğer ki içinde azcık da olsa politikacı yüreği taşımış, sigara kağıtlarına not yazma huyuna sahip olsaydı, arkasına bile bakmadan Ankara’nın yolunu tutardı.
Ama adam gibi adamdı Prof. Dr. Alper Demirbaş.
Milletvekilliği’ni değil, milletin doktorluğunu tercih etti.
Bu hareketiyle o adamlığını bir kez daha tescilletti.
Alper hoca ile belki 1 milletvekili fazla çıkartacaktı CHP. Ne var ki 1 milletvekilliği mi, yoksa yılda 550 hastaya şifa dağıtmak mı?
Prof. Dr. Demirbaş, 47 yaşıma kadar hastalarımın gözünde ne anlama geldiğimi anlayamamışım. Elimin tuttuğu, gözümün gördüğü sürece cerrahlık yapmaya devam edeceğim'' diyor.
Tüm insanlık adına Eyvallah hocam.
Herkes hekim olabilir fakat, herkes senin gibi hem iyi bir hekim, hem de adam gibi adam olamaz.