“Bir lafa bak, bir de o lafı edene” derler ya.,
Harika bir söz..
Bizim insanımız eskiden karşısında konuşanın önce çuluna, sonra saç-sakal durumuna bakardı.,
Hoş.,
Hala bu gerçek geçerli de, artık lafı edenin niyetine daha çok dikkat ediliyor.
“Ciğeri beş para etmez adamın söylediğine bak” örneklemesi ne kadar ağır kelimeyse.,
Bir de, “Kalıbının adamı” olayı var.
“Kalıp” kelimesini nereye çekersen çek ama, öncelikle karşında babayiğit gibi duran bir adam vardır ama, ağzından çıkan sözler, “kara cahil” bir insandan dahi beklenmeyecek hitapla da karşılaşabilmek mümkün.
En kötüsü de, cahil ile oturup, bir konu hakkında konuşmak.
Kesinlikle laf anlatamazsın.
“Nato mermer, nato kafa” misali.
Her insanın siyasi duruşu vardır. Bunu inkar edebilmek mümkün değil de, siyaseti ne olursa olsun adam gibi duruşuyla karşı görüşteki kişi yada kişileri etkileyebilmek mümkündür.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) son Meclis toplantısı’nı izleyen veya o toplantının gazetelere düşen ayrıntılarını gören var mı?
Başkan Çetin Osman Budak’ın il dışında olması nedeniyle ATSO Başkan Yardımcısı Güray Parlak’ın yönettiği oturum sırasında, 8-12 Ekim tarihleri arasında Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen Anuga 2011 Uluslararası Gıda Fuarı’na katılan Yönetim Kurulu üyelerinin orada yaptıkları harcama gündeme oturtulmuş.
Neden?
Gıda fuarı için 32 bin TL konaklama, 8 bin TL de ulaşım bedeli.
Vay efendim bu kadar rakam nasıl harcanır mış.
Neden Fuar’ın yapıldığı Köln kentinde değil de, Dusseldorf kentindeki otelde kalınmış.
İnsanın, “Elinin köründen” diyesi geliyor.
Ama mutlaka vardır bir dedikleri de, “İki kent bir birine çok yakın. Ve bizim kafile olarak konakladığımız otel daha ekonomik olduğundan” gerekçesi sunulabilinir.
Hatta.,
“Organizasyon için anlaştığımız turizm firması öyle uygun görmüş, biz de uyduk” da denebilinir.
Burada önemli olan amaç.
Yani niyet..
Sen adam gibi adamlıklarına güvenip, Antalya’nın en önemli ve en büyük Sivil Toplum Örgütü olan Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) başına getirdiklerini öncelikle iyi tanıyor musun.
Üç-beş kuruşa tamah ederler mi?
Yine o üç-beş kuruş şahsi menfaatları uğruna, ATSO’nın parasını çar-çur ederler mi?
Eminim ki hepsine verecekleri yanıt, “Hayır” olacaktır.
O zaman koskoca meclis toplantısının içersine cebindeki kiprit kutusunda getirdiğin kara sineği salıvermek neyin nesi oluyor?
ATSO’nun bütçe konusunun ele alındığı meclis toplantısını hatırlıyor, Hamdi Güneş’in yaptığı konuşmaları gözümün önünden geçiriyorum da.,
Tarım tanıtımı için ayrılan ödeneğin neden kullanılmadığını sormuştu.
Önceki gün de bir başkası Almanya’daki Gıda Fuarı’na giden kafilenin de harcırahlarını soruyor.
Aşağıya tükürsen sakal, yukarıya tükürsen bıyık..
Karşılarında sanki kapısında çalıştırdıkları işçi var ve kullandığı aracın benzini için kilometre hesabı yapıp, “Sen nereye gittin arkadaş” diyorlar.
Yuh olsun.
Bu kadarı da hakikaten fazla..
Siyaset bazılarının paçasından akar.
Hem de oluk, oluk..