Önceki gün mesai bitimi eve çıkmadan posta kutusunu yokladım. İçinde bir mektup. Mektubu gönderen Büyükşehir Belediyesi. Haliyle şaşırdım. Nasıl şaşırmamayım. İlk kez böyle bir olayla karşılaşıyorum. Ayrıca şahsımdan uzak durmaya çalışan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, bana ne yazmış olabilir. Bir gazeteci olarak yazdıklarıma yanıt vermeyen, vermek istemeyen biri evime neden mektup yollasın. Neyse heyecanla açıp okudum. Okurken bir kez daha şaşırdım. Hoca görev süresi boyunca bir milyar lira borç ödediğini iddia etmiş. Altyapıya da 700 milyon lira yatırım yaptığını ballandıra ballandıra anlatmış. “Çalmadık, çırpmadık, yetim hakkı yemedik” diyerek dürüstlükten söz etmiş. Çalıp çalmadığını bilmiyorum. Şahsen tanık olmadım. Bu konuda günahına girmem. Ancak Halkkart’tan dolayı ağır cezada yargılandığını biliyorum. Başında olduğu belediyenin bazı şirketlerinde rüşvet, keyfi harcamalar olduğu da herkesçe biliniyor. Dolayısıyla bu konuda yorumu siz değerli okurlara bırakıyorum. Borç ödeme ve yatırım konusunda ise birkaç kelam etmek isterim. Göreve geldiğinden beri kendi işçisinin maaşını bile ödeyemeyen, bu nedenle sosyal demokrat belediyeler arasında kötü bir izlenim bırakan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın doğruları söylediğine inanmıyorum. Bir milyar borç ödediğini kanıtlasın buradan kendisinden özür dileyeceğim. Eski parayla bir katrilyon borç ödenecek ve bizler bunu görmeyeceğiz. İnanılır gibi değil. Bir kez daha yineliyorum. Bu borcu ödediğini gösteren belgeleri sunsun ben de kendisinden özür dileyeceğim.
Gelelim yatırımlara.
Allah aşkına ben mi başka dünyada yaşıyorum? Ben mi görmüyorum? Hangi yatırımlar? 5 yılda ne yaptı? Bilen gören varsa bize anlatsın biz de bilelim.
Seçimler yaklaştıkça Hoca Antalyalıları hatırlamaya başladı. Yalan/yanlış bilgilerle seçmeni etkilemeye çalışıyor. Ancak bunda başarılı olacağını düşünmüyorum. Bu halk bir kere ‘Antalya Ankara’dan zengin’ palavrasına inandı. Bundan sonra inanması mümkün değil. Dolayısıyla Hoca’nın da işi hiç de kolay değil.