Bizim açımızdan yoğun bir hafta daha geride kalırken, içersinde Kurban Bayramın da olduğu yeni bir haftanın ilk gününden herkese merhaba..
Girişte, “Bizim açımızdan” vurgulamasını özellikle yaptım zira, bağlı bulunduğumuz tek Sevil Toplum Kuruluşumuz (STK) olan Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin olağan genel kurulunu gerçekleştirdik.
Önceki gün Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Perge Salonu’nda gerçekleşen kongrede, 371 delegeden 288 kişi katıldı ve 157’sinin oyunu alan Mevlüt Yeni ve ekibi, 3’ncü kez göreve devam kararı aldı.
1988 yılında üyesi olduğum Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin birçok genel kurulunu takip ettim, önceki günkü kadar renkli, seviyeli ve bir o kadar da saygı çerçevesinde geçen kongreye hakikaten ilk kez şahit oldum desem, abartmamış olurum.
Yine bir gerçek var ki, Mevlüt Yeni’nin ilk aday olduğu 6 yıl öncesi Büyükşehir Belediye Başkanı olan Menderes Türel döneminde olduğu gibi, önceki günkü kongre için de özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın en küçük bir baskıcı tutum sergilememesi, kongre öncesi adının hiçbir aday tarafından telaffuz edilmemesi birilerin gözünden kaçmış olabilir ancak, benden kaçmadı.
Nitekim, dün sabah Yavuz Özcan Parkı’nda yapılan Nükleer karşıt Platformu’nun toplantısında Akaydın’a bu tutumundan dolayı bizzat teşekkür ettim. Bir kez daha etmeyi de kendime görev sayıyorum.
Her kongre bir yarıştır.
Ve o gün gelir kapıya dayanır.
Delegeler tercihlerini kullanır, o tercihler neticesinde yönetimler ortaya çıkar.
Önceki gün de iki adayın bir birleriyle sürekli samimiyet içerisinde olmaları, oradaki tüm gazetecilere, “Her şey kendi STK’mız için” görüntüleri vermesi, gerçekten takdire değerdi.
Teşekkürler Erdoğan Kahya.,
Tebrikler Mevlüt Yeni.
Yeni bir haftanın ilk günündeyiz. Bu haftanın 3’ncü günü arife. 4’ncü, yani Perşembe günü de Kurban Bayramı.
Dikkat ediyorum da bayram heyecanları eskisi gibi yaşanmıyor.
İnsanlar mı galesizleşti?
Yoksa ekonomiden kaynaklanan bir durum mu var?
Belki de hayvan sevgileri tavan yaptı bilemiyorum.
Eskiden kurban bayramları öncesi hiç kimseden duymadım ki, “Bende üç beş kurbanlık var. Bunların satışı konusunda yardımcı olur musun” tekliflerini.
50 yıldır böyle teklifi bu bayram öncesi aldım.
Hem de bir değil iki değil.
Vatandaşın alım gücü mü azaldı, yoksa satıcıların hayvan sayıları mı arttı?
Kurbanlık konusuna girdik de, Finike’den çaldıkları kurbanlıkları Kaş’ın belde ve köylerinde satarken yakalanan kurban hırsızları ile ilgili bir haber okudum. O hırsızları jandarma ciddi bir takip sonucu yakalayıp, hâkim karşısına çıkarttı.
Hepsi serbest kaldı.
Aç karnınız doyurabilmek için bir simit çalan 70’lik Hatice nineyi demir parmaklıkların arkasına gönderildiği benim ülkemde, yaşları 13 ile 16 arasında değişen çocukların baklava çaldıkları gerekçesiyle tutuklayanlar, kurbanlık hırsızlarını tekrar aramıza geri gönderiyorlar.
Sanki, “Keçi çalmışsın ama şimdilik serbestsin. Git bu sefer de koyun çal” dercesine.
Kurbanlık alabilmek artık cesaret işi. Zira öncelikle cebin dolu olacak, sonra da aldığın o kurbanlığı bayrama kadar saklayabilme marifetine sahip olman gerekiyor.
Bu özelliklere sahip değilsen, bayram senin neyine!..
İyi bir hafta dileklerimle..