Benim yazının başlığı, geçtiğimiz günlerde Akdeniz Manşet’in sür manşetinin de başlığıydı.
Ve tuttum bu başlığı.
Liman’a sel mi akmış?
Tabi ki değil.
Ama Antalya Büyük Liman’a Akan Sel gelmiş.
Akan, soy ismi temsilden konmuş ve, “Sel” eki de ilave edilerek, Akan-Sel adı verilip, şirket oluşturulmuş.
Yıllardır Mersin Limanı’nda taşeronluk yapan Akan-Sel firması, Global Holding ile anlaşıp, 5 yıldır Port Akdeniz’de taşeronluk yapan 4 Antalyalı firmanın işine son verilmesi, 4 Mayıs itibariyle Antalya Limanı’nda taşeronluk yapmaya başlayan şirket.
Ve o şirket önceki gün akşam saatlerinde, “Yarın sabah saat 09.00’da Liman içerisindeki gümrüklü sahada basın toplantısı yapacak, çalışmalarımız ile ilgili uygulamalı bilgiler vereceğiz” gerekçesiyle davet gönderdi.
Muhabir arkadaşım konuyu bana getirdiğinde, toplantı daveti garip geldi.
Antalya Limanı’nda henüz 10 gün önce çalışmaya başlayan bir firma, sabahın 09.00’nda hem de Liman’da basın toplantısı yapma gereği duymuştu.
Ve o toplantıya gidecek olan gazeteciler de, TC kimlik konusu vermek zorunda. Zira toplantının yapılacağı yer gümrüklü saha.
“Garip geldi” dedim, toplantı davetini yapan kişi konumundaki Aydın İzgialp’i gariplikten dolayı telefon ile aradım.
Kendimi tanıtıp, “Bu toplantı aylardır Liman konusunu ele alan Akdeniz Manşet’e özel bir toplantı mı, yoksa genel mi” sorusunu yönelttim, “Genel” dedi.
“Peki basın toplantısı niçin şehir merkezinde her hangi bir yerde değil de limanın gümrüklü sahasında” diye sordum, “Yönetim öyle istedi” cevabını verdi.
“Basın mensupları için şehir merkezinden araç temini söz konusu edilmemiş. Araç kaldırmayacak mısınız” dedim, “Bunu düşünmemiştik” yanıtı geldi.
“Her gazeteye davet gönderdiniz mi” diye son sorumu yönelttim, “Ulaşabildiklerimize evet” demesiyle, “TC kimlik numaramı veriyorum yazın” dedim ve verdim.
Bendeki gariplik devam ediyordu.
Bundan sonrasında sakın ola ki kimse gazete ayrımı yapıyor demesin.
Nitekim telefonu kapattıktan sonra Gazete Bir’e, Haluk Üncel’e davetin olup olmadığını sordum, “Haberimiz yok” dedi.
Beyaz Gazetesi’nden Ahmet Dökdök’ü aradım, “Bize öyle bir davet yapılmadı” cevabını verdi.
Körfez Gazetesi’nin Sahibi Rasim Gündüz’ü aradım, e-maillere baktı, görevli arkadaşına sordu, “Basın toplantısı çağrısı falan gelmemiş” dedi.
Şükrü Ağırman’a, Cihan Haber Ajansı (Cihan) İhlas Haber Ajansı (İHA) ve kendim de bizzat Anadolu Ajansını aradım hiç birisine basın toplantısı daveti gitmemiş.
Son olarak da, Sabah Gazetesi’nden Uğur Keskin’i aradım, aynı soruyu kendisine yönelttim, “Sana beş dakika sonra döneceğim” dedi ve döndü.
Verdiği cevap, “Bize öyle bir davet gelmemiş.”
Peki ama Antalya Limanı’nın Taşeron işlerini yeni alan Akan-Sel firması, neden basın toplantısı yapıyordu ve kimleri oraya çağırmıştı?
Bu muammalı gelişmelerden dolayı, toplantıya katılma akreditemi akşam saatlerinde iptal ettim ve gitmedim.
“Muhabir arkadaşların varken sen niye gitmeyi düşündün ki” diyen çıkacaktır. Çünkü Liman ile ilgili gelişmeleri 3 ayı aşkın süredir bizzat ben takip ediyorum da ondan.
Dün o toplantı 5 gazetecinin (!) katılımıyla gerçekleştirilmiş.
Vatana ve millete hayırlı ve uğurlu olsun.
Gerçekleştirilmiş, gerçekleştirilmesine de, merak ediyorum da bir tane Allahın kulu, “Siz bu limanda 10 gün önce işe başladınız. Ve gelirken beraberinizde 150’ye yakın işçi getirmişsiniz. Bunlardan 26 tanesi ben bu şartlar altında çalışamam diyerek işyerini terk etmiş. Buradaki şartlar nedir” diye sormuş mudur?
İkincisi;
“Antalya’da binlerce işsiz varken, neden Antalya’da yaşayanlar değil de, beraberinizde başka yerlerden işçi getirme gereği duydunuz” sorusu da yöneltilmiş midir ki?
Üçüncüsü;
“Mersin Limanı’nda sendikalaşan işçilerinize karşı sergilediğiniz tutum ve davranışlarınızı Antalya’ya da taşıyacak mısınız” sorusu.
Dördüncüsü;
“”Mersin Limanı’nda yaşanan silah çekme veya işçi tehditleri de Antalya Limanı’nda da olma olasılığı sizce nedir?.”
Beşincisi;
“11 Mayıs itibariyle taşeronluğunu yaptığınız Mersin Limanı’nda 200’e yakın işçinizden yarısı makine başlarındayken, yarısı da kapı girişinde, çalışma şartlarının ağırlığı ve maaş alamıyoruz” gerekçesiyle işi bıraktıkları doğru mu?, aynı durum ileriki gün veya aylarda Antalya’da da söz konusu olabilir mi, olamaz mı” diye soru yönelten olmuş mudur acaba?
Ben sanmıyorum.
Son soru;
Bir basın toplantısı için, Liman girişi ile ilgili gazetecilerden bile TC kimlik nosu isteyenler, Liman’a yeni gelen 150’yi geçik yeni işçinin, GBT soruşturmaları ve tamamının TC kimlik fotokopileri alınmış mıdır, alınmamış mıdır?
Bundan sonrasını da, Globalin CEO’su Saygın Narin ile Port Akdeniz’in büyük müdürü Özgür Sert’i ilgilendiriyor!..
Antalya Emniyeti ve Valiliğini ilgilendiriyor mu bilemiyorum!..
Trend Haberler

Antalya'da yarın hava nasıl olacak? 1 Ağustos Cuma

Antalya’ya iki yeni otel daha geliyor: ÇED süreci başlatıldı

Büyükşehir’de soruşturma genişliyor: Bir müdür daha gözaltına alındı

Cansel Çevikol istifa etti

Gökhan Böcek için son iddia: Kaş’tan mı kaçtı?

Adaylığını duyurdu: Emrah Yurtlak CHP Kepez’de değişim için sahada!