Barış Planı Harekatı’nın haklı gerekçelerini dünyaya anlatmak üzere 190 ülkedeki iş dünyasına ve 5 kıtadaki en büyük 7 iş örgütüne mektup gönderen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin söz konusu harekata destek açıklaması da dün 81 ilde aynı anda yapıldı. Antalya’da da bu açıklamanın adresi Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’ydı. ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin’in okuduğu açıklamada benim dikkatimi çeken şey ise ‘milli birlik şuuru’na yapılan vurguydu. Çünkü ülkemizde şu anda eksikliği en fazla hissedilen şey bu.
Milli şuurumuzu kaybettik…
 
Türkiye, uluslararası kurallardan doğan haklarını kullanarak bir harekat başlatıyor, vay sen misin bunu yapan, saldıran saldırana. Hadi Türkiye üzerinde farklı amaçlar güden devletleri anlıyorum da, bu ülkenin vatandaşı olan, bu ülkeyi sözüm ona vatan bellemiş içimizdeki İrlandalıları bir türlü anlayamıyorum. Türkiye düşmanı ülkeler, örgütler, şebekeler hangi dili kullanıyorsa bu içimizdeki İrlandalılar da aynı dili kullanıyor. Bilerek ya da bilmeyerek düşmanlarımızın değirmenine su taşıyıp duruyorlar.
 
TOBB’un dünkü açıklamasında da bir kez daha vurgulandığı gibi bu harekatın amacı Suriye sınırımızda at koşturan, ülkemiz için tehdit oluşturan PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerini temizlemek, Suriye halkını teröristlerin baskı ve zulmünden kurtararak bölgede huzur, güven ve barış ortamını yeniden tesis etmek. Ve bu harekat evrensel hukuk ve Birleşmiş Milletler Güvelik Konseyi terörle mücadele kararları ile BM Sözleşmesi’nde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde başlatılmıştır. Yani meşrudur ve hukuka uygundur.
 
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu çıkıyor, “Hükümetin bilmesi gerekiyor; bu haksız bir savaştır ve Kürtlere karşı yapılan bir savaştır” diyor.  Hükümet yetkilileri defalarca “Bu bir savaş değil sınır ötesi harekat. Kürtlere karşı değil terör unsurlarına karşı” dese de Tanrıkulu ve onunla aynı çizgide olanlar ısrarla ‘savaş’ sözcüğünü kullanmaya devam ediyor. Kanlı terör örgütüyle omuz omuza yürümeye devam eden HDP de ‘savaş’ diyor, sıkıştığında HDP ile işbirliği olmadığını savunan CHP de.
Bir ihanet sarmalında mıyız, bir akıl tutulması mı yaşanıyor anlamak zor…
 
Emperyalist güçlerin Türkiye üzerine kara oyunları birbiri ardına sahneye koyduğu, birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde hala polemikler acımasızca birbirini takip ediyor. Provokatif açıklamalar, nefret kökenli ithamların ardı arkası kesilmiyor. Birileri hala ve ısrarla fitne fesat çıkarmaya çalışıyor.
Siz hala neyin peşindesiniz ey gafiller?
Kime hizmet ediyor, kimin değirmenine su taşıyorsunuz?
Bırakın cehaleti, bırakın ihaneti. Bu ülkenin bir ferdi iseniz, ay yıldızlı bayrağı bayrağınız olarak kabul ediyorsanız artık siyaseti bir tarafa bırakın…
 
Yazar Cemil Meriç, “İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita, tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru… İdeolojilerin peşine takılanlar, pusulasızlardır” demiş. Ne kadar doğru söylemiş. Milli şuurunuz yoksa pusulanız da yok demektir.
Zaman, ideolojiden milli şuura geçiş zamanıdır. Pusulasız hareket etmeye devam ederseniz  kayalara çarpmamız kaçınılmaz olacak bilesiniz.
Aklınızı başınıza toplayın ve bir an önce pusula edinin…