Bugün, tarih 23 Mart 2009 olsaydı. Yerel seçimlere sadece 6 gün kalmış olurdu. Yerel seçimlere 6 gün kala Cumhuriyet Halk Partisi?nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Akaydın diyelim ki Kırcami tarafında seçim çalışmaları yapıyor. Konu döndü, dolaştı futbola geldi.
?Göreve gelmem halinde bir tane takımımız olan Antalyaspor?un başarısı için gecemizi, gündüzümüze katacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın? der miydi, demez miydi?
Tabi ki derdi. Dedi de.
Peki.,
Sırf o oylar uğruna, ?Ben Galatasaray taraftarıyım ancak, Antalya?nın ekmeğini yiyor, suyunu içiyorum. Belediye Başkanı olduğum takdirde de, benim Galatasaraylı olma şansım biter. Çünkü Antalyaspor öncelikli? der miydi, demez miydi?
O oylar varya, o oylar, adama kırk dereden su getirtir. Söylemesek istemesen bile yalanın daniskasını, vaatlerin içi boşlarını öyle sıralatır ki, yıllardır Türk milleti zaten bu tür seçimlerle hep karşılaşmıyor mu?
Her neyse.,
Cuma akşamı 2-0 önde olduğu bir maçı, Galatasaray?a 3-2 veren Antalyaspor?un o verişi, ne yazık ki gölgede kaldı. Hem de öyle bir gölge ki bu, küresel ısınmanın etkisinden kavrulmaya yüz tutan yaz aylarının kavurucu sıcakları dahi vız gelir.
O gölgeliği en iyi şekilde kuran da, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın?dan başkası değil.
Antalyaspor 2-0?dan, 3-2 maçı veriyor. Karşılaşmanın skoru 2-2 olsa bile, Kırmızı-Beyazlı ekip için, ?Yenemiyorsan yenilme ilkesi gerçek oldu? denilip, şükredilecek. Ama Kewell ile Galatasaray 3?ncü golü buluyor. Ve gol atıldığı an, Lig TV kameraları Şeref tribününü gösteriyor. Antalya?nın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, o an öyle bir alkış tutturuyor ki, gözlerime inanamadım.
O alkış ritmi Fair-Play ritmi olamazdı.
O alkış, golün mükemmeliyetinin verdiği refleks hiç olamazdı.
Akaydın?ın hemen yanı başında oturmakta olan Galatasaray Başkanı Adnan Polat dahi, mütevaziliğinden olacak ki, sadece tatlı bir tebessümle gol sevincini yaşarken, Antalya?nın Büyükşehir Belediye Başkanı avuçlarının içleri patlayırcasına alkışlıyordu.
O alkış sade bir alkış hiç değildi.
O alkış varya, o alkış. Fanatik taraftar alkışı ve fanatik taraftar sevincinden başka bir şey asla değil.
Hey arkadaş.,
?Antalyalının, Antalyalıdan başka dostu yok? derken, bu sözler boşuna söylenmiyor.
Hele, hele o kişi isterse Antalya?nın Büyükşehir Belediye Başkanı olsun. Gün gelir, kim gerçek Antalyalı, kim değil gün yüzüne çıkar. İstese de çıkar, istemese de çıkar.
Tıpkı Cuma akşamı çıktığı gibi.
Mustafa Akaydın?ın Antalyalı olmadığı konusunda artık notere gerek kalmadı. Kendi kendisini tescilledi Akaydın.
Hemde bir futbol müsabakası sırasında.
O tescillemeyi görmesi gerekenlerin çoğu maçtaydı. Dolayısıyla sonradan öğrendiler. Ama maçı ekran başında izleyen milyonlarca taraflı, tarafsız herkes hayretle izledi, Mustafa Akaydın?ı, gözleriyle gördüler.
Senin yaptığını Çorum?lu yapmaz be hocam.
Pardon, pardon.,
Artık bu laf demode oldu. Daha doğrusu Mustafa Akaydın hocam, Cuma akşamı demode ettirdi.
Senin yaptığını Fethiyeli yapmaz hocam.,
Çünkü ben hayatımda Antalyaspor?un yediği bir gole hiç alkış yapmadım. Tam aksi, Muğlaspor ile oynadığı maçta, attığı gole çocuklar gibi havalara zıplayarak sevincimi paylaştığımda, basın tribününde ?Kendine gel? uyarıları alan kişiyim de ondan.
Aradaki fark şeref tribünü olayı. Ama o şeref tribününde oturup, kalktığında bir daha yaşantısı boyunca oturamayan nice insanlar oldu ki, saymakla bitmez.
Çünkü Antalyalı geçmişini asla unutmaz.
Noter?e gerek kalmadı!
Vedat Gürhan
Yorumlar