Antalya’ya geldiniz, Antalya’yı görmek istediniz. Şehrin içinde gidebileceğiniz, örnek diyebileceğiniz cadde, bölge söyler misiniz. Hemen akıllara Kaleiçi gelecek. Var mı başka. Var mı tarih kokan ihtişamlı bir binamız. Önünde fotoğraf çektirebileceğimiz mimari bir yapımız. Üçkapılar mı, saat kulesi mi, Yivli minare mi?
Bunlar mı sadece Antalya. Hepsi bir mahallede toplanmış eski tarihi yapıtlar.
Antalya’nın son 15 yılına bakın. Estetiği zirve yapmış, önünde fotoğraf çektirebileceğiniz bir iş merkezi, kültür merkezi, avm, sosyal tesis, camii, belediye binası, özel site... Ne görüyorsunuz baktığınızda. Gözü okşayan birkaç rezidans yapı, o da etrafı çevrili site tarzında, başka hiçbir şey yok.
Yapılan binaların, projelerin hepsi sıradan. İlgimi çekecek hiçbir özellikleri yok. Gece ışıklandırmasını sayma, MarkAntalya bile düz bir beton yığını.
Bu şehrin estetik kurulu nerede. Bu şehre yapılan binaların mimarisini kim denetleyecek. Beton yığını kare ve dikdörtgenden yapılardan ziyade özel tasarımları olan fotoğraflık binaların oluşmasını kim sağlayacak.
Hep maliyetlere mi takılacak projeler. Hiç mi Antalya’nın geleceği, estetiği düşünülmeyecek. Bu şehirde proje yapmanın bedeli hiç olmayacak mı?
Gelen turistler sadece otellerin harika tasarımları ile mi övünecek. Onların önünde mi fotoğraf çektirecek. Anadolu motifleri sadece otel içindeki yapılarda mı yaşatılacak. Turist şehre indiğinde sadece Selekler Çarşısı nündeki Antalya yazısında mı Antalya hatırasını yaşatacak.
Antalya yıllar sonra Expo 2016 sayesinde simge bir kuleye kavuşacak. Şükür bir simgemiz olacak. Ne yapılan yüzme havuzlarının bana göre bir çekiciliği var, ne kültür merkezlerinin. Bakın yeni yapılacak belediye binasına. Hiçbir mimari özelliği yok.
Bence Antalya’nın estetik master planı oluşsun. Yeni yapılacak projelere bazı şartlar konsun. Gerekirse bunun için devlet desteği oluşturulsun. Her fotoğraflık mimari yapı turist çekeceğine göre, bu maliyetler bir şekilde teşvik şeklinde destek bulsun.
Artık bırakalım şu düz beton mantığını, dışına cam kaplamayı. Eski binaların giydirelim dışını. Özel tasarımlarlar ile kentin görsel kültürü oluşsun.
Ancak önce işe şu çirkin tabela kirliliğini kaldırmakla başlayalım. Tabelayı kirliliğini önleyemezsek, mimari güzelliği nasıl getireceğiz.
Ben Antalya’yı seviyorum, ama beğenmiyorum. Benim hayalimdeki Antalya bu değil. Şimdilik hayallerimi yazıyorum. Var mı benimle aynı hayali paylaşan yapıcılar?
Kazasız ve cezasız günler dileğiyle.