23 yıl öncesiydi.
Antalya’daki gazetecilerin yetişme yeri olan, herkes tarafından, “Gazetecilik okulu” diye adlandırılan Yeni İleri Gazetesi’nin Spor Müdürüyüm.
Durduğum yerde duramıyor, civa gibi delikanlılık dönemimizden olacak ki, ele avuca sığmıyorduk.
Antalyalı Recep Gürbüz Kırkpınar’da başpehlivanlığı kazanmış, Kepez üstünde kendisine görkemli bir karşılama töreni düzenlenecekti. Herkes gibi ben de gittim.
Uzun kuyruklar oluşturan konvoyu ve Başpehlivana gösterilen sevgi seli görülmeye değerdi.
O dönemin Antalya Belediyesi, bugünün Büyükşehir Belediyesi’nin önünde son bulan törende resmen duygu seli aktı.
Ne büyük bir başarıydı yiğitlerin er meydanı Kırkpınar’da başpehlivan olabilmek.
Çocukluğumdan beri severim yağlı güreşleri.
Evimizin önü çayırdı ve Ortaca Yağlı Pehlivan güreşleri bizim mahallede yapılırdı.
Reşit Karabacak, Hüseyin Çokal ve Milas’lı Mehmet Güçlü’nün kispet giyip, çayırda güreş tutmaları büyük bir keyifle izlenirdi.
Recep Gürbüz’ün başarısından sonra kendisiyle daha sık görüşmeye başladık. Nitekim başarı hikayesini içeren yazı dizimle gazetecilikteki ilk yılın gazetecisi ödülünü aldım.
Pil fabrikasının sahasında çalışır, sahanın etrafını 30-40 tur koşarak atarken, ben kendisine bisikletle yetişemezdim.
Ama ne olduysa, Kırkpınar sonrası oldu.
Antalyalı başpehlivan amansız bir hastalığa yakalandı.
Nice yiğitlerin sırtını çayıra getiremediği Recep Gürbüz, hain bir tümör ile baş etmeye çalışıyordu. Gitmediği doktor mu kaldı?
Marmaris’te ikamet eden zakkumcu doktordan bile medet umdu.
Kayınpederi Başpehlivan Mehmet Öztürk’ün o günlerdeki ağlamaklı gözleri yıllardır gözümün önünden hiç gitmemiş, Kepez üstünde Recep Gürbüz’ü karşılamaya gittiğimizde davulun sesinden korkup ağlayan oğlu Ali’nin ağlaması hep kulaklarımda çınlamıştır.
O illet hastalık nedeniyle bir sonraki Kırkpınar’a katılamadı Gürbüz pehlivan. İkincisine de yetişemedi. Zira o illet hastalık fani dünyadan onu alıp götürdü.
Pehlivan dede ile Başpehlivan eşi annesi çok büyük bir sabırla küçük Ali’yi babasının yerine yetiştirme konusunda söz verdiler.
Ali de azmetti.
Herkes baba mesleğini devam ettirebilir.
Lokantacıdır babası, oğlu da lokantacılığı tercih edebilir.
Veya tamirci çocuğu tamirci olur.
Doktordur babası, evladı da doktorluğu seçebilir.
Nitekim bu diğer meslekler için de sürüp gider.
Ama baba pehlivan diye, oğlu da ileride pehlivan olacak diye bir garantisi kesinlikle olamaz.
Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz, kurtulamamasına da, Ali gibi bir evlat zor nasip olsa gerek.
Basanın bıraktığı bayrağı, uğruna ant içtiği altın kemer konusunda şartlanan Gürbüz pehlivanın hayallerini gerçekleştirmeye sadece 1 yılı kaldı.
Geçtiğimiz Pazar günü tüm davetleri geri çevirdim. Üç-beş gün öncesinden hiçbir planlama yapmadım. Ayıptır söylemesi, gittim bir duş alıp, abdestimi de aldıktan sonra az sonra Kırkpınar’da final güreşi yapacak olan Antalyalı Ali Gürbüz için dualar okudum.
Ve saatler 18.00’e yaklaştığında geçtim TV’nin karşısına.
Güreş Federasyonu’nun ilk kez uygulamaya koyduğu normal güreşteki puanlama olayı ne yazık ki ata sporumuzu ağırlaştırmaktan başka hiçbir işe yaramadı. Nitekim ilk 30 dakikalık bölümde Ali rakibi Recep Kara’yı sadece bir kez yere indirebildi o kadar. Kara ise hiçbir taktik denemesinde bile bulunamadı.
10 dakikalık uzatmaya geçildiğinde Ali Gürbüz öyle bir hareketle güçlü rakibini yendi ki, herkes gibi o an ayağa fırlayıp, “Koçum benim” diye haykırmışım. Benim ufaklık Sude de sevinçten ağlıyordu.
Yaradanım öyle bir güç kuvvet ve beceri vermiş ki, onunla ne kadar gurur duysak az olur.
130 kiloluk rakibini, 40 dakikaya varan ve o ana kadar 6 tur güreş tutmuş olan Ali Gürbüz, diz kündesiyle rakibi alaşağı yapıyordu.
Peki Antalyalı geçinip, dünü kadar Antalya adına yarışıp, Kırkpınar’a günler kala sırf para uğruna Ankara Büyükşehir Belediyesi adına çayıra çıkan Mehmet Yeşilyeşil ne yaptı?
Ali’nin başpehlivanlığına gölge düşürme gayretinden başka hiçbir şey.
“Sen son 2 yılda Ali Gürbüz’ü kaç kez yenebildin de çamur işine soyunuyorsun ki” demezler mi adama?
Ama eminim ki Yeşilyeşil Antalya çayırlarında istenmediğini sanırım artık iyi biliyor.
Yiğit yiğitliğiyle anılır.
Yattığın yerde rahat uyu Recep pehlivan.
Oğlun şu an bu cihanın en büyük başpehlivanı. Altın Kemer’e de sadece 5-6 güreş daha kaldı.
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Antalya’da EDS'lerin devreye gireceği tarih belli oldu

Ali Yılmaz sessizliğini bozdu: ‘İş birliği olsaydı davalık olmazdım’