Bundan dolayı da Antalya’ya turizmin başkenti deniliyor.
Kente aylık ortalama olarak bir milyon turistin gelmesi bu söylemleri doğruluyor.
Bu kadar önemli ve bu kadar hassas olan Antalya’da maalesef hoş olmayan manzaralar yaşanıyor.
Bunların başında kuşkusuz, sözüm ona turizm rehberleri geliyor.
Turizm rehberlerinden kastım kaçak rehberler.
Üzülerek belirtmeliyim ki bu kişiler nedeniyle hem turizm yara alıyor, hem de esnaf çok zor durumda kalıyor.
Otellerinden gezmek için çıkan turistler sözünü ettiğim rehberler tarafından yönlendiriliyor, gidecekleri, ziyaret edecekleri yerler belirleniyor.
Bunu yaparlarken de tarihi ve turistik yerlerin tanıtımından çok ceplerini düşünüyorlar.
Örneğin gidilecek yer belirlendikten sonra o yeri işleten kişilerle görüşülüyor.
İşletme sahibine, “Sizin oraya turist kafilesi getireceğiz. Sizin değil bizim belirlediğimiz giriş ücretini kabul etmek zorundasınız” diyorlar. İşletme sahipleri de el mahkum bu isteğe olur diyor. Sonra da aradaki ücret farkı bu rehberlerin cebine giriyor.
Bununla kalsa iyi.
Rehberler, gezilen yerin içinde satılan hediyelik eşya ve benzeri malzemelerden de komisyon alıyor. Yani sizin anlayacağınız kazanan sözde rehberler oluyor.
İşletmesini turizme açan, milyon dolar harcayan ve Türk turizmine katkı vermek isteyen turizm yatırımcıları bu sahte rehberlerden daha az kazanıyor.
Turizme verdikleri zarar da ayrı bir konu.
Artık bu konuda gerekli adımların atılması için yetkili kişilerin harekete geçmesinin zamanı geldi. Öncelikle bu iş Rehberler Odası’na düşüyor. Kendi mesleklerini kurtarmak ve kendilerine olan ön yargıları yıkmak için Turizm Bakanlığı başta olmak üzere diğer ilgili kurumlarla birlikte hareket etmeli. Değilse turizm gerçekten büyük yara alır. Bu da herkesi etkiler. Tabi en çok da bu işi layıkıyla yapmaya çalışan Rehberler Odası’nı.