Sansür, tabulardan gelir. Toplu iletişimden kimi düşünce ve bağlamları çıkarmadır. Önceden yayınlanacak eserin başkalarınca denetlenme işidir. Diğer bir ifadeyle, neyi görüp göremeyeceğimize başkalarınca karar verme durumudur. Yazılan bir yazının ya da yayınlanan bir eserin hoşa gitmediğinde kesilmesi durumudur.
Sansür, doğallığa ya da gerçekliğe vurulan en büyük darbedir. Sansürü yapmanın gerekçeleri arasında maddi yön de bulunmaktadır. İktidarlar tarafından uygulanan siyasi sansürler halkın dizginlerini ellerinde tutmak için yapılır.
Türkiye sınırları içerisinde gazetelerde ve yazılı basında ilk uygulaması 1876’da Abdülhamit döneminde yapılmıştır.
1908’de sansür kalktı. Kalkmasına kalktı ama uygulamaları devam etti. 1932’de ilk merkezi sansür kurulu kuruldu. Birçok film o tarihte sansürden nasibini aldı.
Aynı durum maalesef basın için de geçerliydi. Bir asır önce sözde kaldırılan sansür maalesef halen kendini hissettiriyor. Yukarıda belirttiğim gibi bu sansür kimi zaman iktidar, kimi zaman da gazete patronu tarafından uygulandı. 16 yıllık gazetecilik yaşantımda fazla bir müdahaleyle karşılaşmamama rağmen yine de tam anlamıyla özgürce haber yaptığımı söyleyemem. Patronun çıkarlarının zarar görmemesi için bilerek kör olduk. Bu uygulama maalesef birçok gazetede mevcut. Çok sayıda arkadaşımız istediği haberleri kaleme alamıyor. İyi irdelenirse Antalya basınının ikiye ayrıldığını görürsünüz. Gazeteler kendine yakın gördüğü siyasi partinin eksiklerini gündeme getirmiyor. Dolayısıyla okuyucuya doğru bilgi verilmiyor. Evvela bunu aşmamız gerekir. Aksi takdirde okuyucuyu kandırmaya devam ederiz.
Kısacası sansür gençlerin ahlakını korumak için yapılması bile hem seyirciye hem esere saygısızlıktır. Bu durum kitabın sayfalarının yırtılmasına benzer.
Sansür tek tipleştirmeyi sağlar. Böyle bir uygulama yapılmaktansa bakış açılarının değişmesinde fayda vardır. Her yapılan yasak, engelleme ona ilgiyi artırır.
Lütfen müdahale edin
Turizmin başkenti Antalya’da bazı olaylar var insanı isyan noktasına getiriyor.
Bunların başında hiç şüphesiz ki kaldırım işgalleri geliyor.
Daha önce bu konuda çok yazı yazdım. Yeri geldi dikkate alındık ve gerekli yerler gerekli müdahaleyi yaptı. Ancak bunun yeterli olmadığını ve yeniden söylemeyi uygun buldum. İşgaller nedeniyle özellikle engelli vatandaşlarımız çok zorluk çekiyor. Lütfen bu konuda daha ciddi adımlar atılsın.
Gelişi güzel monte edilen klimaların özellikle yaz aylarında dışarıya damlaması da Antalya’nın başlıca sorunlarının başında geliyor.
Dün evden işyerine gelirken birçok yerde klima sularının kaldırım veya sokaklara damladığını gördüm.
Klimalar monte edilirken suyu tahliye etmeye yarayan hortum dışarı verildiği için bu istenmeyen manzara ortaya çıkıyor.
Maalesef yıllardır bu sorun var. Ancak her ne hikmetse buna dur diyebilen çıkmadı.
Valiliğin bu çirkin görüntünün ortadan kaldırılması için gerekli yerlere talimat vermeli.
Belediyeler de çevreyi kirlettikleri için ev ve işyeri sahiplerini uyarmalı.
İki kurum üzerine düşeni ciddi anlamda yaparsa sanırım bu çirkin görüntü son bulacak.
Trend Haberler

Ali Yılmaz’ın tüm mal varlığına el konuldu

Meğer Narenciye’yi Karabulut almış!

Ali Yılmaz dahil 8 kişi cezaevine gönderildi

Antalya’nın köklü kuyumcusu sessizce kapandı: Gökhan Böcek yaktı ve kaçtı

Ali Yılmaz gözaltında

Yapay zeka terapi yerine geçemez: Empatiyi sadece taklit eder