Ey yar, uzun yıllar oldu seni çok mu çok seveli. Senelerdir kıymeti hazine değerinde olan bir sevgi seliyle sendeyim. Bakmaktan yana hiç doymadığım gözlerindeyim. Her kelimesinde büyülendiğim tatlı sözlerindeyim. Baktığın ufukta, yürüdüğün yolda, karşılaştığın meşe ağacında, selam verdiğin uçan kuşta, konuştuğun mecliste, sevdiğin çocukta, yaslandığın mor dağda, uykuya daldığın mai gecede ve düşündüğün yarındayım. Sabah akşam ve gece gündüz günümü seninle geçirmek, seninle renklendirmek için can atarım. Neden soracak olursan sen benim biricik umudum, sen benim tam geleceğimsin. 

Dahası bu sevgiye dair söylenilecek çok cümlem, epey kalp çarpıntım var. Bu sevgi öncelikle yürekten an an kopan bir fırtına. Bu sevgi içten akan bir nehir. Bu sevgi yaşamla eşdeğer bir anlamlar silsilesi. 

İşin aslı ve belki de özeti; ben varlığına sağlam bir sevgi bağıyla bağ(ım)lıyım. Bu bağımızı koparacak bir insan gücü yok. Bu sevgimizi zedeleyecek bir insan yüreği yok. Bizi bir arada tutan bu sevdayı sonlandıracak bir silah yok. İkimizi aynı satırda buluşturan bu yazıyı silecek bir silgi yok. 

Bu güçlü hislerle yanında tam teşekküllü dururum. Bu kuvvetli duygularla yurdunu gün gün mesken tutarım. Terk etmem huzurun başkenti diye bildiğim yakınlığını. Terk-i diyar eylemem cennet diye isimlendirdiğim coğrafyanı. İyi günde kötü zamanda yanında yeşeren vakit, yanında boy veren çiçek olurum. 

Zira senden sıkılmak gibi durumlarım, senden öte bir köye göç etmek gibi adımlarım hiç olmaz. Senden gitmek gibi bir meylim, bir düşüncem, bir kaçışım söz konusu değil. Ben ki seni daha çok nasıl severim derdinde olan bir mecnunum. Ben ki seni daha güzel nasıl mutlu edebilirim diye çaba gösteren bir aşk işçisiyim. Ben ki her hâlinden nem kapan zaman bekçisiyim. Ben ki gül gülüşüne kurban olan ve sedası gür çıkan bülbül sesiyim. Ben ki her bir bakışına layık olmak için fırsat kollayan gece kuşuyum.