Sosyal ağlara erişim yasaklarıyla ilk kez yaklaşık 10 yıl önce, sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanlığı yaptığı günlerde tanışmıştık. Vatandaşlarımızın bilişim alanında uzmanlaşmaya başlaması! da o dönemde, özellikle Youtube adlı video paylaşım sitesine 2.5 yıl boyunca uygulanan erişim engeli sayesinde farklı yöntemlerle yasaklı sitelere erişme çabalarıyla ortaya çıkmıştı.

Aynı yıllarda İnternet suçlarına yönelik çıkarılan 5651 sayılı kanuna geçtiğimiz yıl yapılan güncelleme ile web sitelerine hangi durumda erişim yasağı konulacağı hususunda çok eleştiri alan düzenlemeleri içerik yasağına dönüştürerek yumuşatmayı hedeflemişti. Resmi olarak erişimi engellenen site sayısı konusunda bilgi paylaşılmasa da engelliweb adlı sitede sunulan verilere göre geçtiğimiz hafta itibariyle ülkemizde 114 binin üzerinde web sitesine kısmen ya da tamamen erişilemiyor.

Son yıllarda sosyal ağların provokatif amaçlı kullanımının artış göstermesi ve İnternet’in terörist aktivitelere yönelik etkileşimlerde kullanılabilmesinin yanı sıra siber terör diye adlandırılan İnternet altyapısına yönelik saldırıların yaygınlaşması sebebiyle gerekli durumlarda İnternet erişiminin kısıtlanması ülke güvenliği açısından önem arz edebiliyor. Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği gerekli durumlarda Ulaştırma Bakanlığı’na bu yetkiyi vermiş durumda. Sadece ülkemizde değil, ABD başta olmak üzere pek çok gelişmiş ülkede belirli web sitelerine ya da belirli site içeriklerine yönelik erişim engellerine yönelik tasarruflarda bulunulabildiğini de not etmekte fayda var.

Bu bilgilerin ışığında geçtiğimiz Cuma günü ülke çapında yaşanan sosyal ağlara erişim problemini değerlendirdiğimizde çok ilginç bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Sabah erken saatlerde yabancı basında Türk hükümetinin sosyal ağları sansürlediğine dair haberler dışında erişim engeli ile alakalı hiç bir kamu açıklamasına ulaşamadık. Gün içerisinde BTK tarafından ulusal basına “sosyal ağlara erişim engeli bulunmadığı, sorunların İnternet kaynaklı teknik bir sıkıntıdan kaynaklanıyor olabileceği”ne dair açıklama yapıldığına dair çıkan haberler uzun süre yalanlanmasa da sayın Başbakan’ın açıklamalarından sonra kurum web sitesinde bir tekzip metni yayınlandı. Geç de olsa sayın Başbakan tarafından yapılan bir cümlelik açıklama erişim engelinin mevcudiyetini doğruluyordu: "Güvenlik açısından zaman zaman bu tip tedbirlere başvurulabilir, bunlar geçici tedbirlerdir. Tehlike bertaraf edildikten sonra her şey normale dönecektir."

Geçici de olsa, tedbirlerin ilgili yasal düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirilmesi hukukun üstünlüğü açısından arzu edilen bir durumdur. Bununla birlikte, başta siber saldırılar olmak üzere ulusal güvenliğe yönelik siber saldırı tehlikeleri söz konusu olduğu durumlarda ilgili tedbirler gerekli olabilse bile kamuoyunun bilgilendirilmesi hususundaki gecikmeler dezenformasyonun daha hızlı yayılmasına sebebiyet verebilmektedir.

Özellikle yaşanan son darbe girişiminde de görüldüğü gibi bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik saldırılarla toplumun bilgi edinme ve iletişim kaynaklarına olan erişimin kesilerek toplumsal direnişin önünün kesilmesi durumunda yaşanabilecek sıkıntılar endişe yaratabilecek durumdadır. Bu noktada toplumsal hassasiyeti dikkate alarak bu gibi acil durumlarda yapılabilecek eylem planları konusunda gerekli çalışmalar halen gündeme gelmemişken toplumun bilgisi dahilinde olmayan erişim engelleri hususunda geciken bilgilendirme erişim engellerinin siber saldırılar yüzünden olduğu hususunda endişelere yol açabilmektedir. Bu yüzden de erişim engelleri konusunda içinde bulunduğumuz dönemde daha hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum.

Sevgiyle Kalın!