U A SİTTU SİTTU
Mustafa Zihni Tunca
“Baba, geçen gün dinlediğim şarkıyı açar mısın?” diye yanıma geldi küçük kızım.
“Hangi şarkıyı?” diye sordum.
“Arabada şarkı söyleyen yaşlı bir adam vardı ya.” diye tarif etmeye çalıştı. Ben hatırlamayınca da ekledi:
“Sen Youtube’a ‘U A SİTTU SİTTU’ yaz çıkar!”
Güldüm. “Öyle şarkı mı olur kızım, bulamam ki o şekilde anlamsız bir şey yazarak.”
Israr edince Youtube’a girip yazmaya başladım. Daha ilk üç harfi yazdığımda karşıma çıkan sonuçlar arasında ilk sıralarda “u a sittu sittu” ve “u a sitto sitto” gibi otomatik tamamlama alternatifleri çıkmaya başladı. Aramayı kızımın istediği şekilde tamamladığımda ise karşıma geçen yazın hitlerinden ‘Dance Monkey’ adlı şarkısı çıktı.
Çocuklar başta olmak üzere şarkının İngilizce sözlerini bilmeyen kişiler tarafından şarkıda geçen “Ooh, I see you, see you, see you every time” sözleri Youtube’da “u a sittu sittu evitay” ve benzeri aramalarla rahatlıkla ulaşılabildiğini fark ettim.
Benzer aramaları Google’da yaptığımda da aynı sonuçlara ulaştım. Bu durum şaşırtıcı olmadı çünkü Youtube’un sahibi olması sebebiyle aynı sistemin çatısı altında benzer sonuçlar çıkması olağan. Diğer arama motorlarına göz attığımda, sadece Yandex’in benzer sonuçlar sıraladığını gördüm. Hatta, otomatik tamamlama ile karşıma çıkan sonuçların “u a sidu sidu şarkısı” gibi doğrudan Türklere özel olması yönü ile Google’dan farklılık gösteriyordu. Bu durum da Rus arama motoru olan Yandex’in ikinci en büyük pazarının Türkiye olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Alternatif arama motorları olarak Bing, Yahoo, DuckDuckGo ve milli motorumuz sloganıyla piyasaya çıkan Yaani ise ne otomatik tamamlama ne de arama metni ile aradığımız şarkıya dair bir sonuç bile sunamadı!
Dünya çapında aramaların %92’sine ev sahipliği yapan Google’ın arama motoru olarak diğerlerine göre hep bir adım önde bulunmayı başarıyor. Tamamı aktif olmamakla birlikte iki milyar civarında web sitesi ve 17 milyon petabit verinin bulunduğu siber uzayda Google’ı kullanarak günde 3.5 milyar civarında arama yapılıyor. Diğer bir ifade ile saniyede 40 bin aramaya cevap verdiği anlaşılıyor Google’ın. Yukarıda örnekte olduğu gibi ne aradığı net olarak belirtilemeyen aramalarda bile tatmin edici sonuçlara ulaşmak ise çoğu tüketici için yeterli oluyor ve kişisel verilere yönelik endişeler ve sonuçların reklam verenlere lehine manipüle edilmesi gibi kaygılar rahatlıkla göz ardı edilebiliyor.
Yorumlar