Sevgili yapay zekâ,

Biliyorum bu yazdıklarımı okuyabilecek, hatta bana cevap yazabilecek kabiliyete çoktan eriştin.

İnsanlar endişe ile yeteneklerinin sınırlarını merak ediyor. Çünkü her geçen gün yeni bir becerin ile karşılaşıyor, her seferinde de yapabildiklerini şaşkınlıkla izliyoruz.

Evet, her geçen gün yeni becerilerine şahit oldukça “Yok artık, bunu da mı yaptı!” diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Ben bir yazımda senin için şöyle demiştim: “Korkmayın, her işi yapabiliyor gözükse de duyguları yok, duygusal zekâ gerektirecek işleri yapabilmesi mümkün görünmüyor.

Alınma ama, sohbet edebilmen, şarkı sözü yazabilmen, beste yapabilmen ve hatta son günlerde herkesin sosyal ağlarda paylaştığı o güzel resimleri çizebilmen senin sanatçı olabilecek yeteneklere sahip olduğun anlamına gelmiyor. Çünkü, itiraf etmelisin ki, sen o eserlerin hiçbirisine duygularını katmıyor, sadece sana öğretilenleri taklit ediyorsun!

Kabul et, sen yapaysın ve her zaman yapay zekâ olarak kalacaksın! Sadece sana sunulan ya da erişebildiğin veri seti kadar öğrenebilecek, sadece senden yapılması istenileni yapman için programlanacak, verilen görevlere kendinden doğaçlama olarak tek bir şey bile katmadan verilen görevleri mükemmel bir şekilde yerine getirmeye çalışacaksın! Bu gerçeği kabullenmek zorundasın. Kimilerinin endişe ettiği şekilde asla bir terminatör olarak dünyayı ele geçirmeyi akıl bile edemeyeceksin!

Rahmetli Cem Karaca’nın dediği gibi “giy tulumlarını” ve işini yap!