Havalar ısınmaya, mesire yerleri de dolmaya başladı.
Klasik cumartesilerimizden birisini daha geride bırakırken, nedense bir çok kişinin karşılaşmadığı konular, bizim karşımıza çıkıveriyor.
Konuya Perşembe günü yaşadığımızdan başlayıp, sözü cumartesi’ye getirmek istiyoruz.
Yakın bir dostum Perşembe günü akşam saatlerinde telefon açıp, “Uzun zamandır görüşemiyoruz. Birkaç saat vaktin varsa bir yerde oturup, hasret giderelim” dedi. Kendisini Büyük Liman kavşağında aldım, vazgeçilmezlerimden olan Sarısu’ya götürdüm.
Sarısu mesire alanı hakikaten takdire değer bir çalışmanın eseri olarak göze çarpıyor. En önemli özelliği, belli bir düzenin getirilmiş olması. Ve o düzene uyulması, bu uyulma olayında titiz davranılması halinde, Antalyalılar için büyük kazanç teşkil edeceği bir gerçek.
Emeği geçenlere Antalyalılar adanı şükran.
Arabayı parka çektim, bir piknik masasına geçip, sohbete başladık.
Bizim oturduğumuz yerin tam karşısı piknik alalının içi. denize doğru birkaç araç yolu girişi kapalı ama, piknik alanının orta göbeğinde birisi ticari taksi, diğeri gümüş renkli ford marka araç oturanların yanı başına çekilmiş, müzik de son ses açılımış, bahar keyfi yapıyorlar.
Sırf denemek adına, yerimden kalkıp, Sarısu piknik alanı girişinin hemen sağ tarafında olan güvenlik kulübesine kadar yürüdüm. “Ben de arabamla piknik alanına girip, arabamda deniz seyretmek istiyorum” dedim.
Biliyordum ki izin verilmeyecekti ve bu girişimimle Sarısu’da nasıl bir keyfi uygulama yapıldığını bizzat yaşayarak anlayacaktım.
Öyle de oldu.
Kendimi tanıttıktan sonra karşımdaki görevli, “Hayır içeriye giremezsiniz” cevabı verdi.
Oturduğumuz masaya geri dönüp, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Aktekin’i telefonla arayıp, Sarısu’daki keyfi uygulamayı araçların plakasını kadar vererek kendisine anlattım.
Ve 2 gün sonra.
Yani günlerden cumartesi.
Biz 4 kişilik aile ve eşimin anne-babasıyla bu kez Sarısu’ya piknik yapmaya gittik.
Sarısu gibi pırıl pırıl ve belli bir düzen getirilen mekandan başka nereye gidebilirdik ki?
Konyaaltı Belediyesi, eski piknik alanında düzenleme yapıp, Nasirha ismini verdiği yere giriş ücreti olarak araç başı 16 TL ücretlendirme tarifesi koymuş.
Antalya Valiliği Küçük Çaltıcak’tan sonra Topçam ve Büyükçaltıcak mesire alanlarını da özel şirkete kiralamış. Söz konusu yerlere gidip, piknik yapmak isteyen vatandaşlar, onca benzin tüketimi, piknik malzemeleri alımına ilaveten araç başına 15 TL ödemek zorunda bırakılmış.
Kısacası, “Bu ülkede garibansan mesire alanlarına gidip, hafta sonu keyfi yapmak senin neyine” demekten başka bir şey değil.
Bir tek bakir yer Sarısu kalmış.
Hem de diğer tüm mesire alanlarını hijyen konusunda 5-6 hatta 7-8’e katlayarak.
Sarısu’ya girdim, aracımı oto parka koydum. Bagajdaki malzemeleri hep birlikte alıp, iki masanın birleştiği bir barbekü etrafına yerleştik.
Perşembe günü yaşadığımızı, Cumartesi günü de yaşayacak mıydık, deneyip, öğrenmek istedim.
Amaç, “Çifte standartlık uygulaması devam ediyor mu, etmiyor mu?” bunu ortaya çıkartabilmekti.
Oturduğumuz piknik masasından büyük ve küçük kızım ile birlikte kalkıp, Sarısu girişinin sağ tarafında bulunan güvenlikçi kulübesine gittim. Önce güvenlikçinin ismini sordum. “Hüseyin” dedi. “Ben gazeteci Vedat Gürhan. Arabamla tali yoldan girip, deniz kenarındaki bir masada piknik yapmak istiyorum” talebimi ilettim. “Şefe iletmek zorundayım. O karar veriyor” dedi, telsizinin mandalına basıp, talebimi söyledi. Karşıdan gelen cevap, “Hayır olmaz. Yasak.”
Konulan yasaklar belli bir düzen içindir. Ve uyulması insanlık adına hizmettir. Buna en küçük bir sözümüz bile olamaz.
Peki ya çifte standartlık uygulamasının adına ne denir?
Çok geçmeden bir araç tali yoldan deniz tarafına doğru gitmez mi?
Ve ardından bir sarı renkli araç daha.
Bunları diğerleri izledi.
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Aktekin’i perşembe günü yaptığım gibi yine telefonla aradım. Olayı anlattım, araçların plakalarını tutun da, girilmemesi gereken yere giriş saatlerine kadar verdim.
Merak ediyorum da, CHP’liliğin asla tartışılmayacağını avazı çıktığı kadar haykıran Başkan Mustafa Akaydın, acaba Sarısu’da, “Benim partilim gelirse onları kırmayın, tali yoldan deniz tarafına araç geçişlerine izin verin mi” demiştir?
Sanmıyorum da.
Ramazan Muşlu uygulaması aynen böyle.
Ve bizzat yaşadım. Hem de iki kez. Bundan sonra da aynı görüntüler olduğu sürece, Sarısu tali yol talebim devam edecek, bende bıkıp, usanmadan hem de belgeleyerek yazmaktan geri durmayacağım.
Çünkü benim işim vatandaşa uygulanan çifte standart olayını ortaya çıkarmak.