Uzun yıllar spor gazeteciliği yaptık..

100. Yıl’ın tozunu toprağını epey yuttuk..

“Çekirdekten yetiştik” desek kimse, “Hadi ordan” diyemez.

Kısacası basamakları birer birer çıkıp, resmen, “Doktoralı spor gazetecisi olduk” desek, megalomanlık olarak kesinlikle algılanmaz.

Yıllarca da hep muhalefette kaldık..

İnanır mısınız bilemiyorum ama, biz muhalefet ettiğimiz sürece başarı da beraberinde gelmiştir.

Özellikle de Antalyaspor açısından..

Misal mı?

Hasan Subaşı’lı dönemi şöyle bir gözümüzde canlandıralım mı?

Antalyaspor 3.Lig’e doğru giderken, kamuoyu yaratıp, kulübün başına Belediye Başkanı’nın geçmesi halinde camiayı da arkasına alıp, düşmeme yolunda önemli bir adım atılması, Yeni İleri’nin çağrıları sonucu gerçekleşmiş ve Kırmızı-Beyazlı ekip son maçta ligde kalmayı başarmıştır.

Yine Subaşı’lı dönemde 2. Lig’de şampiyon olunmuş.,

Takım 8 yıl eski adı 1.Lig şimdiki adı Süper Lig’de kalmıştır.

Hem de bizim en ciddi muhalefet ettiğimiz yıllardı o dönemler..

E Tv ekranlarında özellikle pazartesi akşamları kıyamet kopardı..

Yeni İleri gazetesinin bir gün sonraki spor sayfası merakla beklenirdi.

Kumbul dönemi geldi, hazıra dağ mı dayanır elde avuçta ne varsa gittiği gibi, kulübü trilyonlarca borca soktular..

“Takımın gidişatı iyi değil, düşerse bize de fatura çıkartmasınlar” zihniyetiyle hareket edip, muhalefetlik konusunda geri durduğumuz yıllardı..

Ve Menderes Türel dönemi başladı.

Takım tekrar Süper Lig’e çıktı.

“Her yazınla anamı belliyorsun” diye sitemler eden dönemin teknik direktörü Yılmaz Vural’ın, “Bir kez olsun değiş ve sezon sonuna kadar sadece destek ver” ricasını kırmadım.

Yalakalık yapmadım ama, muhalefet de olmadım.

Takım ligin ikinci yarısında 2 galibiyet alamadığı için küme düştü..

Uzun süre kendimi affetmedim.

“Neden kendi doğrumun peşinde gitmedim de, onun bunun ricasıyla hareket ettim” diye.

Ve Antalyaspor tekrar Süper Lig’e çıktı.

Her yıl, “Acaba nasıl düşmeyiz” sorularının cevabı arandı.

Geçen yıl ani bir kararla kongre kararı alınmasının, Antalyaspor’un resmen geleceğiyle oynanması manasına geldiği, takıma yapılabilecek en büyük ihanet olacağını vurguladık.

Kimse dinlemedi.

Ve Süper Lig’deki koskoca Antalyaspor takımı, Gültekin Gencer ve ekibinin seçildiği o kongre günü ne yazık ki küme düşmüştü.

Tescili biraz geç oldu o kadar.

Kaldı ki..

O kongrenin ardından Dernek genel kurulu da yapılıp, taş gibi bir liste seçimi kazanınca, “Ha dernek inzibat görevi için oluştu” diye düşündük..

Meğer hepsi boşmuş..

Şimdilerde de, ah, vah, tuh’larımızla vakit geçiriyoruz..

Oysa geçen yıl bu zamanlar, “Eyvah” diye haykırarak, başımızı da iki elimizin arasına alıp, milletin yüzüne boş boş bakmıştık..

Eserinizle övünebilirsiniz.