Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yaşıyoruz kuşkusuz…
Her yıl milyonlarca insan sadece deniz, kum, güneş için gelmiyor buraya. Doğa, iklim, tarih ne ararsan bu topraklarda fazlasıyla mevcut. Yaratıcı her şeyi fazlasıyla bahşetmiş. Toprakları verimli, güneşi daha bir sıcak…
Peki Antalya’da yaşayanlar olarak bu nimetlerin ne kadar farkındayız?
Ya da farkında mıyız?..
Bu kenti ne kadar özümsedik, ne kadar Antalyalıyız?
Antalya’da son yıllarda STK’lar tarafından kent yararına güzel projeler ortaya konuluyor. Örneğin yarın 8’inci kez kapılarını açacak olan Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX. Antalya Ticaret Borsası’nın, borsanın cevval başkanı Ali Çandır’ın bu kente kazandırdığı en önemli organizasyonlardan birisi YÖREX. Öyle ki, ilk başladığında birçok kişi burun kıvırırken, bugün birçok Bakan YÖREX’i ‘Antalya’nın marka projesi’ olarak tanımlıyor. Yani YÖREX artık ATB’nin veya Ali Çandır’ın değil Antalya’nın projesi. Öyleyse tüm Antalya’nın, Antalyalının sahiplenmesi gerek değil mi?
Maalesef bu olmuyor işte. Destek sözü veren çok lakin işin ucundan tutan, somut katkı koyan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ne yazık ki. ATB Başkanı Çandır’ın fuarı yurtdışına taşıma hayaline de sözde destek çok. Desteklerin soyuttan somuta geçip geçmeyeceğini ise önümüzdeki süreçte hepimiz göreceğiz. Bakın göreceksiniz, yarın fuarın açılışında yine ilgili bakanlar süslü süslü konuşmalar yapacak, kürsüye çıkan YÖREX’e ve bu fuarı kazandıran ATB yönetimine övgüler yağdıracak. Birkaç gün sonra ise o sözler, destekler filan hep unutulacak. Yıllardır olduğu gibi.
Geçenlerde ATB Başkanı Çandır ziyaretimize gelmişti. Sohbet sırasında Çiçek Festivali konusu geçti. Çandır, Cumhuriyet Meydanı’ndaki çalışmalar nedeniyle geciktiğini ama yapılacağını söylerken biraz da utandık doğrusu. 2005 yılından beri yapılan Çiçek Festivali, kentin tanıtımına, ekonomiye önemli katkıları olan ve uluslararası yapılması düşünülen önemli bir etkinlik ama bu yıl yapılmadığı halde hiçbirimizin aklına ‘niye yapılmadı’ diye sormak gelmemişti. Bir kentin basını böyleyse halkı düşünün artık…
Buna benzer daha bir çok örnek var aslında. ATB, ATSO gibi kurumlar ‘Şimdi Antalya zamanı’, ‘Alışveriş Günleri’ gibi kampanyalar düzenliyor kent ekonomisini canlandırmak adına. Bakıyorsunuz ilgi son derece zayıf.
Niye?
Çünkü bu kentin insanı kenti sahiplenmiyor…
Bizler basın olarak bir iki haber yapıp arkasını bırakıyoruz. Ölü toprağı var sanki üzerimizde. Silkinip atamıyoruz bir türlü. Oysa bu kentin kalkınması, bu ülkenin kalkınması, hepimizin kalkınması demek. Bunun için de öncelikle bu kentte yaşayan herkesin, (Antalya doğumlu olan veya olmayan) mutlaka Antalyalılaşması gerek. Antalyalılaşmayı başarabilirsek eğer işte bu güzelliklere sahip çıkabilir ve kentin gelişmesine katkı koyabiliriz…
İyi haftalar…