İyi Haftalar Saygıdeğer Okuyucular;
Bu hafta sizlerden, yazmakta olduğum bu yazının mümkün olduğu kadar paylaşılmasını rica ederek söze başlayacağım.
Haftalardır şehrimizin en büyük dinamiği turizm sektörü için Rusya ile yaşanan kriz sonrası yapılabilecek hamleler hususunda dilimin döndüğünce fikirler oluşturmaya çalışıyorum.
Bu hafta bu hususta son bir önerim olacak. Ancak bu öneri için öncelikle düşünsel altyapımızın doldurulması adına bir otelin hangi zorlu şartlarda hayata geçirildiği hususuna değineceğim.
Bölgemizde turizm bandında yer alan otel arsalarının bir dönümü ortalama 2 milyon Euro seviyesinde ve 300-350 odalı bir otel için minimum 10 dönüm civarında bir arsa gerekiyor. Yani başlangıç yatırımı ortalama 20.000.000.-Euro. Eğer bu arsa babadan, atadan kaldıysa ne ala.
Malumunuz otel yatırımlarının %90’ı banka kredileriyle gerçekleşiyor. Ancak bankaların genel şartı arsanın yatırımcı tarafından finanse edilmesi ve buna ek olarak üzerine yapılacak binanın da %25’inin yine yatırımcı tarafından karşılanması şeklinde.
5 yıldızlı bir otelde; ana bina, genel mekanlar (lobi, restaurant, hamam, spa vs), havuz üniteleri, snack bar gibi tüm unsurlar bir araya gelip oda sayısına bölündüğünde ortalama oda başı 35.000.-Euro gibi bir inşa maliyeti çıkıyor. Yani 350 odalı bir otel için 12.250.000.-Euro gibi bir inşa maliyeti çıkıyor. Az önce de belirttiğim gibi bu maliyetin yaklaşık 10.000.000.-Euro’luk kısmı banka kredisiyle finanse ediliyor. Tabi ki bu finansman hibe olarak verilmiyor; yaklaşık yıllık 600.000.-Euro faiz + 1.000.000.-Euro anapara gideri. Bu bahsettiklerim sadece otelin inşa maliyeti, fazlası var eksiği yok.
Yıl içerisindeki işletme maliyetine gelince; ortalama 200 çalışan, vergiler, Avrupa’nın ( belki de dünyanın ) en iyi hizmet kalitesi, hiçbir yerde bulamayacağınız yiyecek- içecek çeşitliliği vs. vs. Yani ödediğimiz paranın %70’i düzeyinde genel maliyet.
Akdeniz kıyı bandında yaklaşık 500 adet 4-5 yıldızlı tesis bulunuyor. Artık turizm hiç şüphesiz ülkemizin en büyük dinamiklerinden birisi haline geldi.
Sanayicilerin tüm gücüyle uğraştığı, devletin cari açığın kapanması için her türlü desteği verdiği ihracat, turizm sayesinde muhatabın direk ülkemize gelip kendi elleriyle parasını cebimize koyduğu bir doğrultuda gerçekleşiyor.
Şimdi tüm bunları neden anlattım;
Malum Rusya krizi ile turizm sektörümüz büyük bir kayba uğrayacak. 2014 yılında gelen 4.500.000 Rus turistten bu sene mahrum kalmamız çok olası. Zaten 2015 yılında Rusya’nın yaşadığı ekonomik kriz vesilesiyle Rus Hükümeti tüm kamu çalışanlarına (yaklaşık 5 milyon kişi) Kırım ve Soçi’ye gitmeleri için yurt dışına çıkmalarını engelleyici birçok tedbir almıştı. Bu kesimin gelmemesi ile ülkemizde bir Rus turistin 850.-USD olan ortalama harcaması 500.-USD seviyesine düşmüştü. Şimdi bu gelirin de gelmeyecek olması sebebiyle bizim de ülke insanı olarak bir seferberlik başlatmamız gerekiyor.
Nasıl ki Rus vatandaşları kriz anında belki biraz metazori ile kendi ülkesine yöneldiyse Türk vatandaşları olarak bizlerin de bu zor anda milli menfaatleri gözeterek kendi tesislerimize yönelmemiz gerekiyor. Ellerimizin içinden kayıp giden tekstil sektöründe yaşananların turizm sektöründe de yaşanmaması için bu hepimizin boyun borcu.
O yüzden Türkiye genelinde yaşayan ve biraz olsun ülkesini seven tüm halka sesleniyorum. Gelin bu sene tatilinizi yurtdışı yerine kendi ülkenizde geçirin.
Hem Akdeniz’in ve Ege’nin muhteşem iklimi ve doğasını keşfedin, hem dünyanın en iyi hizmet kalitesini yaşayın hem de ülkenize bu zor zamanda destek olmanın huzurunu edinin.
Her şeyin altından kalkmayı başardığımız gibi bunun da üstesinden geleceğimize tüm kalbimle inanıyorum.
Saygılarımla