Geçtiğimiz haftalarda birçok kez ülkenin geçici olarak daha rahat nefes alması için uygulanabilecek alternatif yolları kendimce sizlere belirtmiştim.

İçinde bulunduğumuz hafta yine Sn. Muharrem KOÇ’ un nazik daveti ile Salı Grubu toplantısında bulundum. Bu haftanın konuğu eski SPK Başkanı, şu anda da Atılım Üniversitesi Maliye Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan Cansızlar idi.

Üstad, kısa süreçte hem mevcut durum hem de yapılması gerekenler adına çok güzel özetlemelerde bulundu. Ülke adına geçmişten bugüne uyguladığımız enflasyon merkezli politika doğrultusunda şu an neler yapılabileceğini konuştuk.

Toplantıda en çok hoşuma giden şey daha önce fikirlerini çok fazla öğrenebilme fırsatı bulamadığım Sn. Doğan Cansızlar ile birçok açıdan benzer düşünmemizdi.

Peki neydi benzerlikler?

Öncelikle faiz artırımının etkileri hususunda düşünce birliği mevcuttu. Faiz artırımının dışarıdan gelecek sıcak para için, azatlımının da iç piyasa; özellikle de konut piyasası yatırımları için pozitif etki yaratacağı.

Bunun dışında geçtiğimiz haftalarda yazdığım ve şu an itibariyle bence ülkenin en büyük ihtiyacı olan şey ikincil konut piyasasının yaratılması yani MORTGAGE. Şu anda ülkemizde kullanılan konut kredilerine her ne kadar mortgage kredisi dense de maalesef bu krediler sadece konut kredisi.

Herkesin bildiği gibi ülkemizde ekonominin şahlanmasını sağlayan ana atar damar hala inşaat sektörü. Bu sektörün en büyük tetikleyicisi de konut kredisi. Konut kredisinin kullanım oranının artması için ise faizlerin düşmesi gerekiyor. Ancak sırf bu nedenle faizi düşürmemiz cari açığın kapanmasını sağlayan sıcak paranın kaçmasına neden oluyor.

Bu nedenle faize çok dokunmadan konut kredisi maliyetlerini düşürmemiz gerekiyor. Bunu direkt vergi indirimi şeklinde uygularsak bütçe denkliğine zarar vermiş oluruz. Bütçe denkliğine zarar gelmesin dersek bu sefer de kamu harcamalarını azaltmamız gerekir ki; bu durum da ekonomik durulmaya sebep olur. (Doğan Bey’in de uyarısı ile kamu harcamalarının ciddi ekonomik canlanma yarattığını bir kez daha teyit etmiş oldum.)

Bu doğrultuda tek bir çıkar yol kalıyor; bankalardan konut kredisi alırken imzaladığımız ipotek senetlerine çek gibi kırdırılabilme ve el değiştirme yetisi kazandırabilmek.

Şu an itibariyle tüm altyapı bu duruma hazır ancak anladığım kadarıyla ülkemizdeki tasarruf vadelerinin (ortalama 3 Ay)  mortgage kredilerine (20 yıl) oranı bankaların bu işe yanaşmamasına sebep oluyor.

Bu durumu aşmak için; yani uzun vadeli tasarruf elde etmek veya bankaların mortgage’a sıcak bakması için TCMB’nin adımlar atması gerekiyor. Artık karşılıklarda indirim mi yapılır ya da ekstra faiz sağlayan uzun vadeli bir iç borçlanma senedi mi çıkarılır orası ayrı bir tartışma konusu.

Velhasılıkelam bence psikolojik etki henüz tam olarak olumsuzluk hanesine geçmeden kısa zamanda bir adım atmak gerekiyor ve en uygun yol bu görünüyor.

Saygılarımla