Devlet adamı olmak ile ‘Büyük devlet adamı’ olmak arasında hayati farklar vardır. Milletini esaretten kurtarıp özgürleştiren, ‘Büyük devlet adamı’dır. Cihana hükmeden bir milleti 5 sente muhtaç hale getirenler de ezik devlet adamlarıdır. Mesela, Lozan’da attıkları bir imza ile 100 sene boyunca boğazlardan geçen gemilerden 1 kuruş dahi  alamıyoruz. (Yılda 7 milyar dolar demek!)

Aynı şekilde, o imza sayesinde yeraltı zenginliklerimizi işleyip satamıyoruz. Ülkemizin günlük petrol ihtiyacının iki katından fazla eden yüzde 10’luk Kerkük petrol hissemizi, malum İngiliz petrol şirketine sadece 500 bin paund karşılığında satan “devlet adamları”mız vardı, mesela!

 

Ulu Hakan Sultan II. Abdulhamit Han, Enver Paşa için, “Muhteris, gözünü hırs bürümüş, beceriksiz ve siyasi cahil!” ifadelerini kullanmıştı, bir hatıratında. Nitekim, aynı Enver Paşa 110 bin canımızı, askerimizi bir kurşun dahi sıkmadan telef etmişti. Mehmetçiklerimizi siyasi hırsı uğruna Sarıkamış’ta Allahuekber dağlarına diri diri gömmüştü. Güya Rusya’ya saldırıp yok edecekti ve büyük devlet adamı olacaktı!

 

Geçtiğimiz hafta ülkemiz kabus dolu günler yaşadı. Suruç’ta patlatılan hain bir bomba ile 32 sivil vatandaşımız hunharca katledildi. Hemen ardından, 2 masum polisimizi uykularında haince katledip Şehid ettiler. Adıyaman’ı karıştırdılar, Diyarbakır ve İstanbul’da terör estirdiler. Öyle ki, İstanbul’un göbeğinde güpe gündüz Kaleşnikof silahlarla ana caddeyi trafiğe kapatıp, gösteri yaptılar, halkın gözünü korkuttular. Antalya Kepez’de yol kesip, kimlik kontrolü yaptılar.

 

Buna benzer bir çok terör faaliyetine şahit olduk. Bir hafta içerisinde yoğun bir terör faaliyeti ile burun buruna geldik. Halkın öfkesi kabardıkça kabardı. Sosyal medyada özellikle hükümete tepkiler yağdı. “Niçin müdahale edilmiyor, teröristler şehre indi, daha ne bekliyorsunuz?” Hatta, bu sukuneti ‘acizlik’ olarak görenler bile oldu.

 

Lakin görmedikleri daha önemli bir şey vardı. O da, devletin boş durmadığı ve yoğun bir istihbarat çalışması ile yurt içi ve yurt dışı operasyonları için harekat planı yaptıklarıydı. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu olmak üzere, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Teşkilatı ile MİT Müsteşarı, operasyonlarla ilgili her türlü argumanı masaya yatırmışlardı. Operasyonlarla ilgili doğru zamanda doğru kararlar vermek, büyük devlet adamlarının işidir.

 

Zira, savaş kararı mahalle kavgası kararına benzemez. Devlette bu işler ağır yürür ama sağlıklı sonuçlar alınır. Koskoca ABD’nin Vietnam macerasını filmlerde izliyorsunuz. Amerika’nın muhteşem askeri gücü, Vietnam bataklığına gömüldü. Yıllardır o yaraları sarmakla meşguller. Irak macerası hakeza, bütün dünyaya rezil oldular.

 

Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iyi bir strateji uzmanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte çok akıllı bir savaş politikası izliyor. Zaten bütün dünya da hayranlıkla onları izliyor. Halkımız müsterih olsun, işini bilen bir Başkomutanımız ve generallerimiz var. İki çapulcunun sokağa çıkması, bu büyük devlet için sinek vızıltısı bile değildir. Her şeyin bir hesabı vardır. Unutmayın ki bizim gördüğümüzün çok daha fazlasını, büyük devlet adamlarımız görüyor.

 

Bunun neticesini, IŞİD ve PKK’ya yapılan kusursuz operasyonlarla gördük. Hem sınır ötesi operasyonlar hem de içerde yapılan eş zamanlı operasyonlarla, terör örgütlerine büyük darbe vuruldu. Savaş uçaklarımızın sıfır hata ile hedefleri vurması, göğsümüzü kabarttı.

 

Siz, dikkatinizi içimizdeki hainlere verin! Onları iyi gözlemleyin. Özellikle bazı basın ve medya organlarını dikkatli izleyin. Bu operasyonlardan memnun olmak yerine, rahatsız olanlar var mı? İşte size bir örnek; mesela, Cumhuriyet gazetesi. Ben sadece bir manşetini sizinle paylaşıyorum, siz takip etmeye devam edin!

Türkiye'yi, IŞİD'e silah taşımakla suçlayıp MİT TIR'ları haberleri yapmıştı Cumhuriyet gazetesi. Türkiye'nin, Suriye'den açılan ateşle Astsubay Yalçın Nane'nin şehit olması üzerine ilk kez doğrudan IŞİD'i hedef alarak düzenlediği hava operasyonu ve Kuzey Irak'taki PKK noktaları hedef alınmasından rahatsız oldu Cumhuriyet gazetesi. Can Dündar yönetimindeki Cumhuriyet; "Yurtta savaş dünyada savaş" manşetiyle Türkiye'nin Atatürk'ün hedefinin tam tersi yönde yönetildiğini öne sürerek, Kuzey Suriye ve Irak'taki hava operasyonlarını eleştirdi. Gazetenin, Türkiye'nin güvenliği için ülke içinde ve dışında yürüttüğü operasyonları, "TSK uçakları Suriye ve Kuzey Irak'ı bombalarken Emniyet de içeride genişletti" ifadeleri ile okura sunması dikkat çekti. 22 ilde yapılan güvenlik operasyonlarını 'OHAL' olarak değerlendiren Cumhuriyet gazetesini okuyan okurlar, acaba “Hain” deyimini nasıl yorumluyorlar?!

Siz nasıl yorumladınız?!