Bir akrep suyun kenarına gelir ve kurbağadan yardım ister: “Beni sırtına alıp suyun karşısına geçirir misin kurbağa kardeş?” Kurbağa ilk başta güvenemez akrebe ve, “Olmaz kardeşim, sen akrepsin beni sokarsın!” demiş. Akrep yine ısrarla, “Olur mu kurbağa kardeş, sen bana iyilik yapacaksın ben sana nankörlük edemem. Hem sokarsam bende suda boğulurum” diye konuşunca, kurbağaya bu sözler mantıklı gelmiş ve akrebi sırtına alıp suya atlamış. Yolu yarıladıkları sırada akrep kurbağaya iğnesini batırmış. Kurbağa debelenmeye başlamış, “Vay hain, hani beni sokmayacaktın bak ikimiz de ölüyoruz şimdi” demiş. Akrep suya gömülmeden önce o tarihi sözü söylemiş: “Ben akrebim, sokmadan duramam!”

Mesnevi’den hiç eskimeyen bir hikaye; Akrep, akreptir!

Aydın Doğan’ın yıllardır bu ülkeye ve millete ne verdiğini, ne aldığını sağır sultan bile duydu. Ama bizim bazı aklı evvel embesiller, iki tatlı söze veya şantaja kanıp uçurumdan düşmek üzere olan Aydın Doğan’ı elinden tutup kurtardılar. Şimdi, bu iyiliğin karşılığını görüyorsunuz.

Unutanlara hatırlatmak isterim; Aydın Doğan, İş Bankası’nın elinde bulunan POAŞ’ın yani Petrol Ofisi’nin hisselerini satın almıştı. Doğan bu hisseleri alırken de kazanmıştı, işletince de, satarken de kazanmıştı. Ama iş vergiye gelince kaçmıştı! O dönem Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır vergi ve kaçakçılık cezası rekorunu kırmıştı!

Aydın Doğan, POAŞ’ın hisselerini neredeyse üçte bir fiyatına 550 bin dolara satın almıştı. Hem de vadeli olarak! 550 bin dolara vadeli satın aldığı hisseler için, kasasından hiç para çıkmamıştı ama satarken kasasını ful doldurmuştu! Evet, bir Avusturya firmasına hisselerin üçte birini, yani yüzde 33’ünü tam 1 milyar euro bedelle satmıştı! Nasıl, iyi alış-veriş değil mi?

Peki, İş Bankası böyle bir skandala nasıl imza atmıştı? Ben şaşırmadım tabi, Aydın Doğan demek zaten skandal demekti! Onun isminin geçtiği hiç bir ticari anlaşma veya satın alma nizami olamazdı. Mesela bu konuda İzmirli bir işadamının tespitini Fatih Altaylı ekranda söylemişti: “Aydın Doğan iş dünyasının Alaattin Çakıcı’sıdır!”

Cem Uzan bir televizyon programında; “Aydın Doğan Telsim ihalesi için bana 38 milyon dolar rüşvet verdi, kabul etmedim!” diye açıklama yapmıştı. Yine televizyon ekranlarında o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ı -aklınca- Hilton arazisine imar izni vermiyor diye bize şikayet etmiş, hatta aba altından sopa göstermişti. Hilton arazisi meselesini bilmeyenler için özetlersek; 2 milyar lira değerindeki Hilton arazisini 250 milyona satın almış(!) ve bu araziyi betonlaştırmak istemişti. Boğaziçi’nin tek yeşil alanı olarak İstanbul’a nefes veren bu güzide araziyi, iş merkezi ve rezidans yapmak için yüzlerce ağacı yok etmek istiyordu. İşte Tayyip Erdoğan buna izin vermiyordu.

Konuyu dağıtmadan POAŞ’a dönmek istiyorum. İş Bankası yönetimi bu hisseleri niçin yok pahasına Aydın Doğan’a devretmişti? Bilmeyenler bilsin, İş Bankası CHP’nin bankasıdır! POAŞ hisselerinin devrinden önce Doğan Medyanın yayın organları –özellikle Vatan gazetesi- İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’ye yönelik ağır bombardımana geçmişti. Hemen her gün Özince hakkında sansasyonel haberler yapılıyordu. Ve nihayet İş Bankası hisseleri Aydın Doğan’a devredince, Ersin Özince de rahat bir nefes almıştı!

Bu karlı alış-veriş Aydın Doğan’a yetmemişti. Sırada kaçak akaryakıt istasyonu açmak, akaryakıt kaçakçılığı yapmak ve devletten vergi kaçırmak vardı! Gelen ihbarlar neticesinde EPDK dağıtım şirketlerinin faturalarını denetim altına aldı. Yapılan soruşturmalar sonunda neredeyse lisanı iptal edilen tüm bayilere akaryakıt ikmalı yapıldığı öğrenildi. Bunun üzerine POAŞ’a, 700 lisanssız bayiye akaryakıt verdiği için 498 milyon TL'nin üzerinde ceza geldi. Maliye müfettişleri de hemen harekete geçip vergi incelemesi yaptılar. Tabii olarak büyük bir vergi kaçakçılığını ortaya çıkardılar.

Şimdi bu detayları bir kenara bırakıp size 23 Eylül 2007 tarihli gazetelerde yer alan vergi affı(!) haberlerinden bir alıntı yapmak istiyorum. O dönemin şahin bakanlarından Kemal Unakıtan’ın başında olduğu Maliye Bakanlığı, Aydın Doğan’a nasıl kıyaklar(!) yapmışlar, birlikte okuyalım:

“POAŞ’tan sonra holdinglerine de uzlaşma adı altında kıyak yapıldı. MALİYE Bakanlığı Merkez Uzlaşma Komisyonu’nun Doğan Grubu’na ait iki holdingin vergi borçlarında yüzde 90’lara varan indirimler yaptığı ortaya çıktı. Doğan Holding ve Adilbey Holding’e ait toplam 33 milyon 646 bin 986TL’lik vergi aslı ve cezasının 4 milyon 720 bin TL’ye düşürüldüğü belirlendi.

 

Doğan Grubu şirketlerinin vergi borçlarını onda bire düşüren uzlaşmaya, Maliye Bakanlığı Merkez Uzlaşma Komisyonu üyeleri ile Doğan Grubu yetkilileri imza attı. Tutanaklara göre Doğan Grubu’nun Doğan Holding ve Adilbey Holding’e ait vergi borçlarında yüzde 70 ile 90 oranlarına varan indirimler yapıldığı dikkat çekiyor.

Aydın Doğan’ın babasının adını taşıyan ve tüm hisseleri Doğan Ailesi’ne ait olan Adilbey Holding’in vergi borcunu düşürmek için de aynı yönteme başvurulmuş. Adilbey Holding’in 6 milyon 213 bin 932 TL’lik vergi borcunun 1 milyon 920 bin TL’ye düşürüldüğü, Adilbey Holding’in vergi borcu ve cezasında yapılan indirimin de yüzde 70’i bulduğu görülüyor.

 

Aydın Doğan Grubu, POAŞ’ın milyar dolarlık vergi borcu için de aynı uzlaşma kılıfı adı altında benzer bir yönteme başvurmuştu. Vergi kaçağı raporla ortaya çıkan POAŞ’ın 2002-2006 arası vergi borcunun faiz hariç 1 milyar 200 milyon TL olduğu belirlenmiş ve Üsküdar Vergi Dairesi tarafından bu borcunu ödemesi için POAŞ’a ödeme emri çıkarılmıştı. POAŞ, vergi borcunu ödemeye yanaşmayınca Maliye Bakanlığı, uzlaşma adı altında Doğan’a büyük bir kıyak yaparak borcunu yüzde 70 oranında düşürdü. POAŞ’ın 359 milyon TL olan vergi borcunun yarısı sıfırlanırken, 625 milyon TL’lik cezası da 93 milyon TL’ye indirildi. Böylece Maliye Bakanlığı, 1.2 milyar TL’lik toplama ödeme talep edilen POAŞ’tan uzlaşma adı altında 275 milyon TL almaya razı oldu.”

Unutmayın; akrep akreptir, sokmadan duramaz!

Ve, “Merhametten maraz doğar..”