İpek böceğinin kozası kendisine mezar, sahibine hazinedir. Yani kendisi o kozadan bir hayır görmez.

Dün, Kanaltürk ve Bugün tv/gazetesinin patronu da olan Akın İpek’in şirketlerine baskın yapılınca, aklıma gelmişti bu ipek böceği..

Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Çorumlu imzasıyla Koza İpek Grubu’na verilen baskın kararı 2 maddeye dayandırıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca şüpheli Hamdi Akın İpek hakkında, ‘FETÖ yöneticisi olmak’, ‘Terörizmin finansmanı’, ‘Zimmet’ ve ‘Terör örgütünün propagandasını yapmak’ suçlarından dolayı soruşturma başlatılıyor. İkincisi ise Koza İpek grubunun, Bahreyn, Malta ve Kıbrıs’taki kendi hesaplarına yaptıkları 7 milyar 40 milyon dolarlık transfer.

Resmi açıklama budur. Bir vatandaş olarak, T.C. mahkemelerinin beyanını esas kabul ederim. Soruşturma konusu, doğrudur veya değildir, sanık suçludur veya değildir; bu hususta ahkam kesmem ve peşin hükümlü olamam. Bu dava görüldüğünde, iddia ve savunma makamları elinden geleni yapacaktır.

Peki, bu yazıya konu olan ayrıntı nedir diye sorarsanız, ben size hakikatler ayrıntılarda gizlidir derim. Tabi bütün ayrıntıları yazmaya kalksam sayfaya sığmayacak, onun için size küçük bir derleme sunmak istiyorum. O zaman, “bakış açısının” ne kadar hayati önem arz ettiğini bir kez daha göreceksiniz.

Biliyorsunuz, savcılık polis marifetiyle Koza İpek’in maden şirketleri dahil 23 şirketinde aramalar yaptı. Ama medyasına dokunmadı. İçinde Kanaltürk televizyonu, Bugün televizyonu ve Bugün gazetesinin vericilerine, matbaalarına ve çalışanlarına dokunmadı. Medya grubundan kimseyi göz altına almadı. Yayınlarını kesmedi.

Ama ne hikmetse (ben biliyorum aslında ama neyse!) İpek’in Medyası bir anda bağırmaya başladı. Feryat figan bağırmaya, “Yetişin komşular, adam öldürüyorlar!” saikiyle muhalif siyasiler dahil ne kadar AK Parti ve Erdoğan düşmanı medya mensubu varsa yardıma çağırmaya başladılar. Duyan geldi, gelen herkeste ekranlara çıkıp, “özgür medya susturulamaz!” korosuna katıldı!

Halbuki medya zaten özgürdü ve susmuyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatör olmakla suçluyorlardı ama canlı yayında ekranlarından tehdit mesajları veriyorlardı. Mesela bunlardan bir tanesi ZAMAN Gazetesi Genel Müdürü Ekrem Dumanlı idi. Dumanlı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı açık açık tehdit ederek; “Sonun Kaddafi gibi olacak! Ya adam gibi gideceksin, ya gideceksin! Böyle abi, başka yolu yok!” dedi.

Özgür Medya susmuyordu, çok konuşuyordu ama bizim Diktatör(!) Cumhurbaşkanı’mız susuyordu.. Bu işte bir gariplik yok mu sizce de?

Yine aynı ekranlardan (BUGÜN Tv) bir başka Müdür çıktı izleyicinin karşısına. Patronu Akın İpek’i cansiperane savundu, şirketlerin pırıl pırıl olduğunu, haram lokma yemediklerini(!) bir kez daha deklare etti. Şirketlerin teknik bilgilerinden muhasebe bilgilerine kadar, vergi denetimlerinde neler yaptıklarından fatura ve beyanname bilgilerine kadar birçok teknik detay verdi izleyicilere. Bu müdürü merak edeniniz var mı?

Holdingin Muhasebe Müdürü? Hesap Müdürü? Kitap Müdürü?!

Yok, hiç biri değil.. O hesap, vergi ve beyanname bilgilerini su gibi ezberinden anlatan müdür, BUGÜN Gazetesinin Genel Yayın Müdürü Erhan Başyurt!

Bu ayrıntıyı ilginç hale getiren pek çok soru var elbette ama sadece bir tanesini sormak lazım: “Bir gazeteci, bir gazete yöneticisi, patronunun maden şirketlerinin hesap-kitap işlerine nasıl böyle vakıf olabilir?” Hadi bir tane de sizin için sorayım: “Gazetenize baskın yapılmadığı halde, matbaalarınız ve yayınlarınız durdurulmadığı halde, hiçbir basın mensubu göz altına alınmadığı halde; niye “Medyaya baskın! Özgür basın susturulamaz!” diye ortalığı velveleye veriyorsunuz?”

Oldu mu?

Basına müdahale olmadığı halde gözümüzün içine baka baka “Medyaya baskın!” diye yalan söylüyorsunuz. Bu da yetmiyor, Yargının bağımsızlığına müdahale ediyorsunuz. Ekrem Dumanlı hiç sıkılmadan, “Ey Köksal Toptan(AkPartili), Ey Cemil Çiçek(AkPartili) Akın İpek’in baba dostusunuz, gelin müdahale edin. Bu işi durdurun!” diyerek siyasileri yargıya müdahale etmeye çağırıyor.

Doğan Medyası her zaman olduğu gibi, bu olayda da oklarını Hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevirdi. “Düşmanımın düşmanı, dostumdur” şiarı ile hareket eden Doğan Medyası, daha dün Zekeriya Öz ve paralel savcıların tutuklattığı gazeteciler için Paralel medyaya ateş püskürüyordu. Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Ahmet Şık gibi gazetecilerin terörist gibi gösterilmesine büyük tepki gösteriyordu. Zaman ve Bugün gazetesinin yayınlarını “Hükümet yanlısı, Erdoğan yanlısı” olarak nitelendiriyor ve onları “özgür basın” olarak kabul etmiyordu. Cemaatin hem Emniyeti (Polisleri) hem Yargıyı, hem de hükümeti bir “Örümcek Ağı” gibi ördüğünü, ele geçirdiğini iddia ediyordu.

Ama gördüğünüz gibi, artık At izi İt izine karışmış durumda. Doğan Medyası, HDP ile PKK’yı çiçek çocuklar gibi ekranlarına taşıdı. 7 Haziran öncesi Demirtaşı yere-göğe sığdıramadı ve 6 Haziran akşamı Doğan Haber Ajansı resmi sayfasından herkesin HDP’ye oy vermesi gerektiğini yazdı. Şirin Payzın’ı Kandil’e yolladı. Arada yine paralel yapıya desteğini ihmal etmedi. Dün hakaret ve küfürle karşısına aldığı gruplara, bugün çiçekler ve gülücüklerle destek vermekte beis görmedi.

Hani F. Gülen’in meşhur “Beddua seansı” vardı ya, sanırım bugün o bedduanın yansımasını yaşıyorlar.

“Örümceğin” laneti bu olsa gerek.