Suruç'taki Amara Kültür Merkezi bahçesinde Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) gençlik yapılanması üyelerini hedef alan saldırıda, 32 Can’ımızı kaybettik. Bu kalleşçe, bu haince yapılan saldırıyı lanetliyorum..

Bu ve buna benzer tüm terör katliamlarını –6-7 Ekim katliamı da dahil- tek bir gruba, bir partiye, bir örgüte mal etmenin kolaycılık olduğunu düşünüyorum. Bir kavganın sadece mağduru ve faili yoktur. O kavganın müsebbibleri vardır. Fitnecileri vardır. Rantçıları vardır.

Suruç katliamının bombacı faili de geberip gittiğine göre, asıl failleri aramak lazım.

Mesela, o bölgede hiç bir etkinliği, toplantıyı kaçırmayan HDP’li vekiller o gün nerdeydiler? Özellikle bu kadar kalabalık ve etkin bir öğrenci grubunun, Kobani’ye gitmek için toplandığını bilen Yüksekdağ? Kobani’nin ateşli savunucuları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ, nasıl oldu da o toplantıya katılmadılar?! Bomba patlayacağını tahmin edecek kadar müneccim de olmadıklarına göre, acaba neden?

Neden 80 HDP’li milletvekilinin bir teki dahi Suruç’ta yoktu?

Pekala, sustum ben.. Ama STAR gazetesinin önceki gün sorduğu sorular vardı. Bu soruları dikkate değer bulduğum için, sizinle paylaşmak istiyorum.

İşte Star gazetesinde yer alan o haber...

“Sır perdesindeki en önemli ayrıntı, polisin tedbir almasının neden önlendiği ve canlı bombanın alana kolayca nasıl girdiği. HDP’li vekillerin hiçbirinin basın açıklamasında olmaması ve Kültür Merkezi kameralarının kayıt yapmaması da önemli soru işaretleri.

"BUNLARA CEVAP VER HDP"

1.SGDF’lilerin polise “Bizi aramayın, kalabalık tahrik olmasın. HDP ile güvenliği sağlarız” dediği doğru mu?

2. Böyle ise HDP’liler alana giren herkesi aradı mı? Aradıysa kimsenin tanımadığı canlı bomba alana nasıl girdi?

3. Sakallı gördükleri her kişiye saldıran HDP’liler, ‘kara çarşaflı’ olduğunu iddia ettikleri eylemciden neden şüphelenmedi?

4. En ufak bir eylemi dâhi kaçırmayan ve o günkü basın açıklamasına katılacakları belirtilen HDP’li vekiller neden orada yoktu?

5. Bir gün önce Suruç’ta bulunan Yüksekdağ, eski partisi ESP’nin yapılanması SGDF’nin basın toplantısına neden katılmadı?

6. HDP’li Suruç Belediyesi’ne ait Kültür Merkezi’nde eylem alanını gören kameralar o gün neden kayıt yapmıyordu?

7. Suruç, HDP’nin en korunaklı gördüğü yerlerden birisi iken, DAEŞ teröristi orada nasıl fark edilmedi?”

Demirtaş henüz bunlara cevap vermedi. Sürekli olarak hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı tenkit edip suçluyor. IŞİD’i beslediğini ve hatta desteklediğini söylüyor. Devletin askerini ve polisini yetersiz buluyor, kendi güvenliklerini kendilerinin halledeceklerini filan söylüyor.

İşte Demirtaş'ın sözleri:

''En önemli konu, artık halkımız kendi güvenliğini almak durumunda. Tüm il ve ilçe teşkilatlarımız kendi güvenlik tedbirlerini almalıdırlar. Bakın iddia ediyorum Suruç'ta açıklama yapacak gençlerin tamamı kayıt altındadırlar. Orada kimler var Emniyet biliyordur. Kimse kimseyi kandırmasın. Devlet oraya kim gelecek kim gidecek biliyor. Böyle günler çok önemlidir. Herkes dayanışma içinde olmalıdır.

Ancak, halkımız, siyasi kurumlarımız, sivil toplum örgütleri, belediyeler, meslek örgütleri gibi bütün toplumsal yapılar kendi güvenlik tedbirlerini de geliştirmelidir.(!) Parti binalarımıza giriş çıkışlar, toplu eylem ve etkinliklerin yapıldığı yerler mutlaka özel olarak güvenliği sağlanan yerler haline getirilmelidir.”(!)

Nasıl yani?!

Bu da hükümetin DAEŞ (IŞİD) politikasının özeti:

Türkiye, DAEŞ’i 2013 yılının Ekim ayında terör örgütleri listesine almış, bu uygulama kapsamında bugüne kadar örgütle bağlantısı olduğu tespit edilen yabancı uyruklu bin 600 kişi sınır dışı edilmiş, 15 binden fazla kişiye ülkeye giriş yasağı konmuştur.