Türkiye’min bayrağıyla aynı rengi taşıması bile ayrı bir aşık olma nedeni olan Antalyaspor’un, tam da Milli Takım’ımızın efsane forması gibi beyaz üzerine kırmızı göğüs bantlı forması çok şıktı.
Gönül çubukluyu da görmek istiyor, anti parantez bunun da altını çizelim.
Maça gelmeden stat dışından biraz söz edelim. Birincisi bir an önce otopark sorunu çözülmeli. İnsanları yüzlerce metre yürüten bir uygulama dünyanın az gelişmiş ülkelerinde bile yok. Haydi bugün hava güzel de insanlar yürüdü. Yarın yağmurda yürütün de kulaklarınız çalar saat gibi çınlasın.
Diğer kapılardan biletsiz alınanların bilet almaları için Uncalı kapısına yürütülmesi de cabası.
Tribün düzeni rezalet. Herkes gireceği kapıyı, oturacağı yeri arıyor, VIP boş ama kimse oturacak yer bulamıyor, bu da ilginç.
Kale arkasına bakınca ‘Adopen cehennemi’ geri dönmüş diyebiliriz. 07 Gençlik ve Grup 1966 müthiş destek verdiler takıma. Maratonu da hareketlendirecek bir formül bulunmalı.
Gelelim saha içine.
‘3-1’in faturası kime kesilimiş’ sorusunun yanıtı, 18 dışında kalan Ali Tandoğan ve İbrahim Dağaşan ile yedeğe çekilen Ziziç şeklinde verilebilir.
Savunma bu kez geçtiğimiz haftaya göre daha dengeli, daha dikkatli. Geçen hafta maçı izleyen Kayserili antrenör belli ki Şota’ya Ali Tandoğan’ın olduğu kanattan yüklenmek lazım bilgisini vermiş. Planları Koray’ın oynaması ile bozuldu. Kayseri atakları Koray’ın olduğu kanattan geldi ve bu nedenle ilk maçında deneyimli oyuncu çok zorlandı.
Orta alanda yine sorun var. Burada Uğur’dan ön liberoda yararlanmak bu futbolcunun iyi niyetine ve yeteneklerine yazık ediyor. Daha faydalı ve yaratıcı olabilmesi için hücum bölgesine yakın olması gerekiyor.
Emrah’ın yine takıma faydası yine yok. Yukarıdan Abdullah Avcı izlerken böyle oynarsa ne Avcı’nın kırmızı-beyaz’ını, ne de Şifo’nun kırmızı-beyazını görebilir.
Kara Yılan Diarra’nın ise yılanlığını göremedik henüz. Sırbistan’da bu lakabı takan Partizan taraftarları sanırım yılan görmemiş. İlk iki haftaya bakılırsa ‘Kara Kaplumbağa’ daha yakın. Fakat yine de söyleyelim, yukarıda yazdıklarımız bugünlük izlenimlerimiz. Diarra kaliteli kumaş. Uyum sorunun çözmesini bekleyeceğiz.
Evet sıcak, evet zemin bozuk ama böyle kötü bir Kayseri’yi de rüyanızda bile bir daha zor görürsünüz.
İlk yarı tadı tuzu olmayan bir 45 dakika halinde geçti.
İkinci yarı başlarken Allah yüzüne güldü Akrep’in. Diarra topu eveleyip gevelerken imdada Kayserili savunma oyuncusu yetişti ve çarpan top, ısrarla takip eden Tita’nın önüne düştü. Sambacı topu tavana asarken Akdeniz Üniversitesi, tarihinin ilk golü için ayağa kalktı.
Mehmet Özdilek golden sonra Kayseri’yi çok ısa sürede bozguna uğratabilirdi. Yapılan plan, Kayseri’nin arkası açık verirken Diarra’nın yerine oyuna alınan Emre Torun’la hızlı hücum yapmaksa, hiç olmadı.
Üstelik herkes İsmail Aissati’yi beklerken.
Nitekim benzeri bir baskında Isaac-Emre işbirliği ikinci golü getirdi.
Açık söylemeliyiz, 3-0’a rağmen tatmin edici olan futbol değil, sadece skordu. Her şeye rağmen galibiyet güzeldir. Keyfini yaşamak, ama hatalardan kazanınca ders çıkarmak lazım.