Benim ülkemde en büyük tepki gösterilenlerin başında, “Gidip görmeden, bizzat şahit olmadan, kulaklarıyla duymadan bir olayı haber yapanlara yazıklar olsun” gerekçesiyle, gazeteciler gelmiyor mu?
Ama ben böyle bir gazeteci değilim..
Kim, “Benim yoğurdum ekşi” der.
Yoğurdumun ekşiliğinden sadece kendim sorumlu olduğuma göre, ekşi olduğunda da “Ekşi” demekten neden çekineyim ki?
Çekincemeleri olanlar düşünsün.
25 Nisan günü bu köşeden, “Beldibi, beldibi, beldibi” başlığıyla bir takım konuları gündeme getirdik.
Antalya Valisi Sayın Ahmet Altıparmak’a konuyla ilgili şifayen de bilgiler verdik.
Konyaaltı Kaymakamı telefon ile arayıp, olayın detaylarını istedi. Onu da yerine getirdik.
..Ve, “Çarşamba gününü bekleyin” dedik.
“Çarşamba’yı sel aldı!.”
Yıllardır bir takım olaylar için, kendilerine verilen görevleri sular, seller gibi yerine getirmekten (!), kamu menfaatlarını kendi menfaatlarından daha ön planda tutanlar (!), ne yazık ki Çarşamba’yı da, Perşembe’yi de, hatta Cuma’yı bile sele aldırıyor.
Bizi ne zaman aldırırlar işte onu bilemem..
Biz gidip, görüp ve görüntülediklerimizi okurlarımıza taşıyoruz.
Bu konuda bir santim dahi geri durmayacağımızı bilen bilir ya.,
Sanıldı ki, “Adama böyle kafa eğdirirler.”
Çiğ yiyenin karnı ağrır da, doğru dürüst pişik bir şey bile yiyemeyenin neresi ağrısın ki?
Bir yer düşünün.,
Miras, tahsis veya turizm işletmecilerinin arasında, halkın kullanım alanı.
Bu mümkün mü?
Kağıt üzerinde evet de, uygulamada ne yazık ki çok zor.
Beldibi Antalya’nın en önemli turizm merkezi ve sahil yerimiz. Dolayısıyla denizinde balıklar dolu. Denizdekileri zaten biliyoruz da, karadaki büyük balıklar küçük balıkları yutmaya kalkmıyor mu.,
“Küçük balık” olarak da vatandaş olmuyor mu, işte isyanımız buna.
25 Nisan günü, birisi sanki karşımıza geçti, bize söz konusu yeri sordu da, aynen tarif etmiştik.
“Antalya’dan Beldibi-2 çıkışına doğru gel. Kavşağa varmadan 50 metre kala sol tarafına bir bak. Eskiden orada oturma alanları görürdün, şimdi yok. Piknik masaları olurdu, hepsi kaldırılmış. “
Neden?
Çünkü, yolun sağ, yani dağ tarafındaki otel, kendi müşterilerini denize ulaştırması gerekiyor. Bunun için kendisine ait olmasa da, bulmuş bir yolunu,. Yordamını, tünel açtırmış. Tünel’in genişliği zamanla yetmemiş, sağ (Hazineye ait halka açık mesire alanı olarak ayrılan yer) tarafa doğru girilmiş. Kırk yıllık çam ağaçlarını yok etme pahasına kaz babam kaz. Genişlet, genişlete bildiğin kadar. Tansu Çiller’in eski villasını da kirala. Yap inşaatını. Rahat ol, rahat. Bırak zabıta, mabıta, asker polisi. Beldibi kuş uçmaz, kervan geçmez (!)
Söz konusu otel 2 ortaklı. Sahibinin birisi Türk, diğeri Azeri. Duydum ki Azeri iş adamı, Tansu Çiller’in eski villasını, Türkiye’nin önemli ailelerinden Büyükhanlılar’dan sırf Azerbaycan’daki ailesi ve yakınlarının yaz tatilleri için kiralamış.
Sanırım öyle bir geniş aile ki, bırakın sahil kenarındaki yeni yapılan tesisi, dağ tarafındaki otel bile zor yeter.
Biz de, “Büyük balık küçük balığı hakikaten yutuyormuş” diye düşünmeye başladığımız bir anda, “Söz konusu yer ile ilgili Milli Emlak Müdürlüğü suç duyurusunda bulunmuş.”
Bilgisi geldi.
Bu durumu Beldibi’nde yaşayan bir iki dostumla paylaştım.
“Bu ülkede hak, hukuk ve en önemlisi de devlet varsa. Ve o devletin kurumları hakikaten görevlerini layıkıyla yapıyorsa, halkın mesire alanı olarak kullanımına ayrılan yeri işgal edenlere gereken yapılmalı, işgaliye yeri de, derhal ortadan kaldırılmalı” demez mi?
Varsa..
Trend Haberler

Muratpaşa’da imar rantı: 5 milyon Euro havale iddiası

Deniz Servan Narin öldü mü? Arkadaşları ve yakınlarından haber geldi!

Manavgat’ta büyük gurur

Antalyaspor tribünlerine yeni soluk: Maraton Marjinal resmen kuruldu

Menderes Türel: ‘Antalya’nın yıllarını çaldılar’

Kemer'de hareket ve coşku bir arada