Hoca sustu, bizim işler de durdu!.
Hani, “Yaprak kımıldamıyor” tabiri vardır ya, ta kendisi!..
İşin şakası bir yana, son 15 gündür Antalya’nın siyaset gündemini Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın belirliyordu.,
Ama sustu..
Olsun.
Antalya’da öyle gündemler var ki ele alınacak, üzerine gidilecek, kişi yada kişilerden hesap sorulacak, anlatılmakla bitmez.
Ama dün elime geçen bir TEŞEKKÜR yazısı, beynimde şimşekleri çaktırdı.
Bir insan dün iyiyse, bugün kötü olur mu?
Tabi ki kavun değil ki altını koklayıp iyi mi, kötü mü olduğuna karar veresin ancak, doğru iki tane midir ki?
Kimse kusura bakmasın ben bugün de hocayı konuşturacağım.
İşine gelmeyen almasın!.
“Yaparsa hoca yapar” sloganıyla yola çıktı, yerel seçimler öncesi her yerde ve ortamda seçilebilmek adına propaganda çalışmalarında bulundu.
Ve seçime birkaç gün kaldı.
Mustafa Akaydın hoca, tüm gazetelere kendisinin bizzat hazırladığı şu ilanı verdi:
TEŞEKKÜRLER
“Çok zorlu bir seçim kampanyasının sonuna geldik. Şu andan sonra milletimizin takdirini bekliyoruz.
İzninizle ücretini kendi kaynaklarımla ödediğim ilanda teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
İlk teşekkürüm böyle güzel bir şehirde özgürce yaşamamızı sağlayan Yüce Atatürk’ümüze ve vatan için şehit olan Mehmetçiklerimizedir.”
Ve ikinci teşekkür:
“Sayın Deniz Baykal’a teşekkür borçluyum. Gözbebeği Antalya için bana inandı, bana güvendi ve desteğini hiç eksik etmedi. Bu sevgi ve inanç dolu, müşfik, iyi kalpli insana hem Mustafa Akaydın olarak, hem de bir Antalyalı olarak teşekkürlerimi sunarım.”
Ve üçüncü teşekkür:
“CHP Antalya İl Örgütü ve İlçe Teşkilatlarımıza büyük teşekkürler. Hepsi el ele verdiler, gece gündüz çalıştılar.”
Gazete ilanlarının teşekkür metinleri 3,4,5,6 diye sıralanıp gidiyor.
Altından da Prof. Dr. Mustafa Akaydın imzası.
Kendisinin de teşekkür metninde dediği gibi, bu ilanın parasını cebinden vermiş.
Benim dikkatimi çeken Hoca’nın o metinde 2’nci sıradaki Deniz Baykal ve 3’ncü sıradaki İl ve İlçe Örgütlerine teşekkür etmesi.
Peki bugün aynı teşekkürü aynı sıralamayla yapabilir mi?
Dün Deniz Baykal için, “Kendisine teşekkür borçluyum” diye söze başla ve, “Gözbebeği Antalya için bana inandı, bana güvendi ve desteğini hiç eksik etmedi. Bu sevgi ve inanç dolu, müşfik, iyi kalpli insana hem Mustafa Akaydın olarak, hem de bir Antalyalı olarak teşekkürlerimi sunarım” de.
Bugün ise kendisiyle ilgili, “Büyük ağabey. Hizipçi” ne bileyim daha nice yakıştırmalar.
Bu tezatlık değil mi??
Tezatlık bir tanede kalsa can kurban.
Önce, “İl ve İlçe örgütlerime teşekkür ederim” diyeceksin.
Sonra da, “Benim seçimi kaybedeceğime iddiaya giren il başkanı var. Ben Muratpaşa ve Konyaaltı’nın oylarıyla seçimi kazanmadım” diyeceksin.
Yahu bir yerlerde arıza var ama, nerede?
Tezatlık veya çark etme tabirlerinin açılımını ben mi yanlış biliyorum yoksa başkaları mı?
Ama doğru bildiğimden asla şaşmayacağım.
Dün iyi tanıdığımı sanıp, doğru olduğunu savunduklarım konusunda hata yaptığımı anlasam bile, susmayı tercih ederim.
Çünkü o hatayı ben yapmışımdır.,
Susmak da aynı zamanda asaletten kaynaklanır ve ayrıca çok şey anlatır.
Yoksa dün siyah bugün asla beyaz olamaz.
Bunu kabullenmek için de, illaki profesör olmak gerekmiyor.