Farkındasınız değil mi sevgili dostlar; PKK ve IŞİD’e yönelik operasyonlar başladığından beri, ülkede siyasi sessizlik hakim. En ufak bir olayda mangalda kül bırakmayan, tozu dumana katan kadim muhalefetimiz CHP-MHP sözcüleri, dut yemiş bülbüle döndüler!
Aslında CHP ve MHP'nin operasyonlarla ilgili açıklama yapmamaları çok doğal. Zira, hükümeti destekleseler; Ak Parti’ye attıkları iftiralarıyla tezata düşecekler. Karşı çıksalar; tabanlarına işledikleri Milliyetçilik-Atatürkçülük görüşleriyle yine tezata düşüp tepki alacaklar.
Acımamak elde değil, gerçekten de büyük dram yaşıyorlar!
Peki yurt dışı muhalefet operasyonlara nasıl bakıyor? Tabi her zamanki gibi ilk tepki Almanya’dan!
Almanya Dışişleri Bakanı çok şaşırmış(!): “Türkiye’nin DAEŞ’i vurması memnuniyet verici, ama PKK’yı vurmasını anlayamadık?! PKK’yı niye vuruyor ki?!”
Almanya’nın, son operasyonla ilgili kafa karışıklığı en iyi Der Spiegel Dergisi’nde yer aldı. Türk jetlerinin IŞİD’i vurduğunu belirten dergi, PKK’ya düzenlenen operasyonla ilgili şöyle yazdı:
“Türk jetleri, Kürt gerillaların(!) Kuzey Irak’taki askeri kamplarını da vurdu. Türkiye’nin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da bunu doğruladı. Kürt güçleri, geçtiğimiz aylarda Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de, IŞİD’in savaşçılarına karşı askeri başarılar kazanmıştı. (Bak hele!) PKK, Türk hükümeti tarafından terör örgütü olarak anılıyor. (Hükümet ayıp ediyor, onlar terörist değil, barış güvercini! Hepsi birer Selocan!) PKK ve Türk hükümeti arasındaki bu çelişki (!) 30 yıldır devam ediyordu ve 40.000 cana mal olmuştu. İki taraf da bir barış süreci yürütüyordu. Şimdi bu süreç baltalandı.”
Hmm, PKK askerimizi-polisimizi katledince süreç baltalanmıyor, ama Türkiye PKK’yı vurunca süreci baltalamış oluyor demek ki! Gariptir; Almanya ile HDP sözcülerinin bu konudaki yorumları, aynı tornadan çıkmış gibi, kesinlikle fark göremezsiniz! Acaba diyorum; Almanya mı daha HDP’li yoksa HDP mi daha Almancı?!
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın son açıklamaları şöyle;
“Geçici hükümet ülkeyi felakete götürüyor. AK Parti tek başına iktidarı kaybedince büyük bir panik ile yeniden tek başına iktidar olmanın peşine düştü. Tabiki erken seçim bir seçenek. Ölümüne yol açtığınız her insan bizim insanımızdır. Biz tüm ölenlere sahip çıkacağız. Kimse HDP'ye saldırarak temize çıkamaz. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok. Asıl siz ne olacaksınız. O cenazelerin üzerine örttüğünüz bayrak zannediyor musunuz ki sizin pisliklerinizi örtecek.!”
Tüm ölenlere sahip çıkmak, ne büyük kadirşinaslık! Bak bu bizi çok rahatlattı!
Devam ediyor ‘Barış Güvercinimiz:
“Kendilerini Türkiye'nin sahibi, bizi de vatan haini gösterenler çıkıp bu ülkeyi getirdikleri yere baksınlar. Biz bütün demokrasi güçleri ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Barış sadece bir adım ötemizde duruyordu. Bu kadar şaşaalarla sınır ötesi operasyonların tamamı hükümetin kendini kurtarma planıdır.”
Ah TeCe ah! Barış sadece bir adım ötedeymiş! Niye sabretmedin, heriflere bomba yağdırdın! Birkaç polisimiz-askerimiz şehit edildi diye operasyon yapılır mı canım? Hem böyle şaşaalı operasyona gerek yokmuş, sessiz sedasız yapsaydınız! Vazgeçmelisiniz kendinizi kurtarma planından! Bay Demirtaş’ın havuz sefasını da bozmayın sakın!
MHP lideri Bahçeli ne diyor; “Çözüm süreci çözülme sürecidir. Derhal terk edilmelidir. Çözüm sürecinin devamından yana olan AKP ve CHP, yanlarına HDP’yi de alarak hükümet kursunlar.”
Peki sen ne yapacaksın?
“Ben muhalefette kalacağım. Milliyetçi seçmen bana iktidar değil, muhalefet görevi verdi.”
Yani?
Yanisi, Devlet Amcamız milliyetçileri kandırmış. Seçim öncesi “Bizimle iktidara yürü Türkiye!” sloganları bir aldatmacaymış. MHP’nin İktidar ortağı değil, muhalefette kalmak istediğini sağır sultan bile duydu. Hem de 7 Haziran gecesi ve daha seçim sonuçları bile açıklanmadan! Aynı akşam “Erken seçime” hazır olduklarını bile deklare etti Devlet Bahçeli. Hoş; MHP’nin Erken Seçim aşkını daha önce yazmıştım, kafamı kurcalayan soruları sizinle paylaşmıştım.
Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, Türkiye’yi şaha kaldırıp dünya devi yapma telaşında. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dünya Müslümanları, “İslam coğrafyasının tek ve en büyük lideri” olarak kabul ediyor. Sınırların ötesine uzanan büyük devlet politikaları ile ezeli düşmanlarının (İngilizler..Almanlar..İsrail.. v.b.) sinir sistemini felce uğratan Cumhurbaşkanı Erdoğan nerde, “Kandile bayrağı dikin! Çözüm sürecini hemen bitirin!” diyerek ufkunun genişliğini ortaya koyan Devlet Bahçeli nerde?!
Bundan önceki yazımın başlığını hatırlarsınız: “Büyük devlet adamı olmak..” O yazıda, büyük devlet adamı olmanın herkesin harcı olmadığına dikkat çekmiştim. Şimdi yine görüyoruz ki; Büyük Devlet Adamı olmak her yiğidin harcı değil. Sayın Bahçeli’nin bu tutarsız siyaset anlayışı ile vatana-millete ne vereceğini artık rahatlıkla tahmin edebiliyoruz. MHP liderinin ismi Devlet ama, ne kadar büyük “Devlet Adamı” olduğunun takdirini size bırakıyorum.
Dram çok büyük!.