CHP’de Milletvekilliği yaptı, geldi Antalya’da Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
5 yıl sonra Büyükşehir’e tekrar adaylığını beklerken, o dönemde Genel Başkan olan Deniz Baykal , “E yeter artık!. Milletvekili yaptık. Büyükşehir Belediye başkanı da. Sen şöyle köşene doğru çekil” demiş olacak ki, Antalya’nın eski valisi Ertuğrul Dokuzoğlu’nu önce CHP’li sonra da Büyükşehir adaylığına koydu. .
Bekir Kumbul da Baykal’a küstü.
“Çoban ateşi” yakıverdi!.
Odun mu kalmadı da o ateşin alevleri göğe yükselmedi bilemiyoruz.
2009 yerel seçimleri öncesi CHP’de aday adayı sayısının fazlalığı göze çarpmıştı.Dönemin il başkanı Ömer Melli’nin adaylığı ağır basıyordu ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü konusunda tercihini İsrafil Kurtcebe’den yana kullanınca, Mustafa Akaydın’ın önce Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü, sonra da Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı gitti.
Koltuksuz kalan Akaydın, çaresiz asli mesleği olan cerrahlığa dönecekti ki, yıllarını CHP’de siyaset yapmaya adayan, gerektiğinde Ankara yolunu mesken tutup, gerektiğinde de partisinin seçim çalışmalarında dur durak bilmeden yıllar boyu bıkıp usanmadan çalışan kökten CHP’lileri 5 yıl önce Kumbul-Dokuzoğlu örneğinde olduğu gibi elinin tersiyle geri iten Baykal, Mustafa Akaydın’ı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yaptı.
Bunu kim yapabilirdi?
Ancak, “Kral” konumundaki birisi.
Ve Akaydın Belediye Başkanı seçildi.
Kaset skandalıyla Baykal Genel Başkan koltuğundan oldu. Yerel seçimlerden 2 yıl sonra da, Akaydın’ın daveti yerine Hasyurt Tarım Fuarı’na gittiği için, kendisinin aday gösterip seçtirdiği belediye başkanını küstürdü.
3’ncü yıla girildiğinde de, kralını çıplandırıverdi Mustafa Akaydın.
İnsanoğlu düşmeye görsün!.
“İlk tekmeyi en yakınındakinden yersin” diye boşuna dememişler.
Akaydın kongre kongre koşuyor. Fırsatını bulduğu an mikrofonu kapıp, başlıyor şakırdamaya.
Bir kongre bitti mi?
Diğerinin yolunu gözlüyor.
Kongreler bitti mi?
Resim sergisi. TV Ödül dağıtım töreni. Ne bileyim en küçük bir birlikteliklerde gazetecilere dönüp söylüyor da söylüyor. Biz gazeteciler bulmuşuz her geçtiğimiz gün siyaset borsasını yükselten birisini, bırakır mıyız?
Ama şunu artık kabul etmek gerekir ki, Kumbul’un çakar almaz çakmağıyla yakma girişiminde bulunduğu Çoban Ateşi’ni yakamadıysa da, Antalya CHP’de Akaydın gemileri yakmıştır.
Var mı itirazı olan?
CHP’de Gemileri yakan sadece Akaydın mı?
Mübarekler CHP’nin sanki Milletvekili, İlçe Başkanı veya adayları, CHP delegeleri değil, resmen kabadayılar!.
Muratpaşa İlçe Başkanlığı seçiminde konuşma yapan Milletvekili Yıldıray Sapan, 50 yıllık CHP’li Hüseyin Hakikat’e, işaret parmağını gösterip, avazı çıktığı kadar bağırarak, “Otur yerine” diyor.
Aynı Milletvekili Döşemealtı kongresinde partilisi Erol Özkarabekir’e su şişesini fırlatıyor. Özkarabekir’in eli armut mu taşlıyor. O da aynı üslupla karşılık veriyor.
Bir başka Milletvekili Arif Bulut, CHP tabanından gelen ANET Genel Müdürü Ömer Apa’ya tekme atıyor.
CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, CHP İl Başkanı Özer Ülken için, ‘kendisi benim için yok hükmünde’ cümlesini kullanıyor, ‘benim seviyemin çok dışında bir adam, hiç ağzıma almam’ diyor.
Bunanla kalıyor mu?
“Hiçbir törenime çağırmadım. Kendiliğinden geliyor” gibi kavgada bile söylenmeyecek hitaplarda bulunuyor.
Tüm bu gelişmelerin ardından, partilisi, partisizine sorsak:
“Ne olcek bu CHP’nin hali” diye.
Kim ne cevap verebilir?