CHP’de günlerdir tartışılan kurultay bitti.
Öncelikle şunları belirtmem gerek;
-
Kurultayın 3 gününde de neyin, nasıl sonuçlanacağı bilindiğinden hiçbir şekilde heyecan yoktu.
-
Son gün dışında partililerin salona alınmayışı bu heyecan dalgasının gelişmemesinde önemli olmuştur.
-
Geçmiş yıllarda yapılan kurultaylarda salonlar tıklım tıklım dolar, bir o kadar da dışarıda kalırdı insanlar.
Bu kez böyle bir ilgi yaşanmadı…
Sıradanlaşmış bir parti kongresi hüviyetinden kurtulamadı.
Yani ne partililer ne parti dışındaki siyaset ne de medya yeterli ilgiyi göstermedi.
İktidara yürüdüğünü ilan eden ve Türkiye’nin birinci partisi olduğu iddiasında olan bir partinin kurultayına gösterilen bu ilgisizlik bence düşündürücüdür…
-
Önceki kurultaylarda Parti Meclisi’nin oluşumu meselesi hem parti içinde hem de dışında ciddi tartışmaların yapılmasına vesile olurdu.
Uzun uzun kimler Parti Meclisi üyesi olursa parti politikalarını üretebilir, hangi adımların atılması yol açıcı etki yapabilir konusu hem medyada hem de çeşitli mahfillerde tartışılır, partinin çeşitli kanatlarında önder olanlar Parti Meclisi’ne alınırdı.
Oysa son kurultaydan çıkan ve Özgür Özel’in anahtar listesinin tam kadro seçildiği Parti Meclisi’nde, parti içi muhalefetten isimlerinin olmayışı önemli bir handikaptır.
Çünkü parti içinde bütünlüğün sağlanması genel başkanın görevidir…
Bu bütünlüğü sağlamadan diğer muhalefet partileriyle birlikteliğin sağlanması ve böylece iktidar alternatifi olmanın çok zor olduğu bir gerçektir.
Özgür Özel’in, oldukça etkili ve iktidar vurgusu yaptığı konuşmasında araya sıkıştırdığı şu ifadeler bence talihsiz ifadelerdir…
“Müesses nizama işbirlikçi olanlara, kara düzenin sesi olanlara, örgütlerin vermediği görevleri başka kapıda arayanlara yer yoktur. CHP arınacaksa işte bu anlayıştan arınacaktır. Bizi yüzde 25’e hapsetmek isteyenlerden, sokaklardan ve meydanlardan koparmak isteyenlerden arınacaktır. CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacak.”
Bu ifadelerle doğrudan Kılıçdaroğlu’nu hedef alması doğru değildir.
Sadece Alevilerden değil, her türlü kültürel gruptan ve sınıftan sosyolojik bir karşılığı olan Kılıçdaroğlu’nu hedef alan bu sözler sonrası parti içi birlikteliğin sağlanması için harcanacak her çalışma karşılıksız kalacaktır.
Hele “CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacaktır” ifadesi gerçekten beni şaşırtmadı dersem yanlış olur.
Eskiye döndürmek ifadesi ile Kılıçdaroğlu ve onunla birlikte yürüyenler kast edilmekte ve “arındırılacaktır” ifadesi ile de açıkça partiden atmakla tehdit etmektedir.
Şimdiye dek hiçbir CHP genel başkanı parti içi muhalefeti partiden atmakla tehdit etmemiş, aksine parti birliğini sağlamak için onlarla diyalog yolunu seçmişlerdir.
Seçim sathı mahalline girildiğinde gelecek güzel günlerden başka hiçbir beklentisi olmayan ve sokak sokak, meydan meydan, ev ev çalışma yapacak olanları sırf kendisini desteklemedikleri için partiden atmakla tehdit etmek CHP Genel Başkanına yakışmamıştır…
Bu eleştirilerimi okuyanlar sanmasın ki “Kılıçdaroğlu’ndan yana” biri olarak yazdım bunları…
Asla öyle bir kaygım yoktur.
Bunlar her gazeteci-yazarın tespit edebileceği açık eleştirilerdir…