Havaalanında karşılayıp, “Antalya’ya hoş geldiniz” demeyi çok isterdim, ama kısmet olmadı, diyemedim. Havaalanında uğurlayıp, “Güle güle gidin, Allah’a emanet olun” demeyi de çok isterdim, nasip değilmiş, bu da olmadı. Ömrümde ilk kez AK Parti “eski(!)” il başkanı Mustafa Köse kardeşimden duyduğum bir deyim var, çok hoş; “Nasip değilse dayak bile yiyemezsin” diye. O hesap, hakikaten de öyle oldu, nasip olmadı. 
     
Başbakan’ın öğrettiği
Benim gibi köylü çocuklarının bilinçaltında her daim kudretli, heybetli ve etrafındaki herkesi tir tir titreten bir başbakan imgesi vardır. Bu algı herhalde devletle başı yüzlerce yıl hep belada olmuş bütün sosyo/kültürel yapılarda vardır ve hâlâ canlıdır! Ama Toros dağlarında doğmuş bu öksüz, yoksul ve fakat ‘ayaklı kütüphane’ derecesinde bilgili bu adamda böyle bir elektrik, bir esinti, bir hava göremiyorsunuz.  Evet, göremiyorsunuz, lakin yine de ne vakit yanınızdan geçse yahut karşınızda görseniz, aniden hazır ola geçmek ve hatta saygı duruşunda bulunmak gibi bir refleks, bir duygu kaplıyor içinizi. Peki bunun sebebi nedir sorusuna cevap herhalde çok kısadır ve şudur; edep ve bilginin kudreti! Evet, bizim dağlarımızda doğmuş bu bilge çocuk, bu ülkede yaşayan herkese ve hepimize;  ilim, irfan tahsil ederek, nezaket, feraset ve edep-erkan davasına bağlı kalarak da siyaset yapılabileceğini kanıtlıyor, etkilenmemek mümkün değil. 
      
Yörükler ne yapacak?! 
AK Parti Kadın Kolları Kongresi’nde yaptığı konuşma muhteşemdi. Her gittiği şehirde yaptığı jesti Antalya için de yaptı, bu dağlarda ve ovalarda doğmuş, ilim-irfan sahibi şahsiyetleri anarak başladı söze. Elmalılı Hamdi Yazır’ı andı, Osman Yüksel Serdengeçti’yi hatırlattı. Ama en güzel manzara omzuna bizim Toros Yörükleri’nin ‘yağlık’,’sarı yağlık’, ‘poşu’, ‘yazma’ diye adlandırdıkları keyfiye atarak çıkmasıydı. Ve belki de Cumhuriyet tarihinde ilk defa ‘Yörük’ olduğunu söyleyen ve ait olduğu bu kültürel kimlikle gurur duyduğunu açık açık dile getiren bir Başbakan ile karşı karşıyaydık. Daha önce de sordum ve aynı soruyu yine, üstüne basa basa, sormak istiyorum; yüzlerce yıldır devletten uzak tutulduğunu iddia eden bu büyük camia, ‘Yörük’ olduğunu göğsünü gere gere ve her yerde gururla dile getiren bu bilge evladına ilgisiz kalabilecek mi? İlgisiz kalacaksa bunu kendi ortamına, köyüne, obasına, sülalesine nasıl ve ne diyerek anlatacak? 
 
Rıza Sümer’e büyük görev!
Başbakan Davutoğlu’nun salondaki atmosferden çok etkilendiği açıktı. Yeni İl Başkanı avukat Rıza Sümer’in adını anarak ve ona bakarak, “yeni başarılar beklediğini” açıkça dile getirdi. Bu da demektir ki mevcut vekil sayısına, yani 6 vekile, Başbakan razı olmayacak! Bu da demektir ki 7 Haziran seçimlerinde Antalya AK Parti Teşkilatı ciddi bir sınavdan geçecek. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’a evet diyenlerin oranı Antalya genelinde %42.  Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın bu dağlarda doğduğu, yine başarılı ve tecrübeli bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın AK Partili olduğu, Gazipaşa, Kaş, Serik, Aksu gibi büyük ilçelerin de AK Parti’de olduğu gerçeği hatırlanacak olursa, %42 oranının altına düşmek pek olası görünmüyor. Ama yine de AK Parti Antalya teşkilatları çok iyi çalışmak zorundalar. Bu millet hep ve her daim çalışanı görür ve takdir eder. Peygamberimiz ne güzel söylemiş, “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu” diye. O halde biz de soralım, hiç çalışanla çalışmayan bir olur mu?