Antalya Büyükşehir Belediyesi, şehrin ana caddelerini güzelleştiriyor!.
Ben inanmıyorum..
“Kör müsün de göremiyorsun” denecektir.
Bir belediye halkın gözünü boyamak istiyorsa, sıkça kaldırım yapar. Bu artık bilinen bir olay olduğundan, eskileri yok et, yenileri monte yap ve bunun adına da, “Antalya güzelleştiriliyor” konulsun.
Bu kadar mı ucuz?
Peki bir yeri güzelleştirirken, çirkinlikler görmemezlikten gelinerek mi o iş yapılır?
İsterseniz Büyükşehir Belediyesi’nin güzellik salonuna uğrayan son yerde şöyle bir gezinti yapalım.
“Son” dediğiniz yer olarak Güllük Caddesi.
Bilindiği gibi Ordu Evi önünden başlayıp, 100. Yıl kavşağına kadar kaldırımlar ile ilgili sağlı, sollu yenileme çalışmaları başlatıldı.
Eski görüntülerden en küçük bir eser dahi bırakılmadı. Belli ki yenileme hakikaten yenileme.
Peki ya ortaya resmen görüntü kirliliği saçıp, insanların geliş, geçişlerini engelleyen, torpilli eskileri görmemezlikten gelerek, yenileme çalışması yapılmasına ne demeli?
Selekler Çarşısı’nın önündeki gecekondu gibi duran, her an sökülmeye hazır gibi bekletilip, derme çatma cafe işletmesinden bahsediyoruz.
Adamın adı Tanrıkulu oldu mu mesele yok galiba.
Allahın kullarından esirgedikleri imkanları, Tanrıkulu’ndan nedense esirgememeleri, üstelik gururla bahsettiğin yenileme çalışmaları kapsamında engel teşkil eden mezbelelik yeri es geçmek, neyin nesi ki?
Selekler çarşısının yapıldığı yılları biliyoruz. İlk zamanlarda çarşı önünde ne cafe vardı, ne restoran.
Kadir Arıkan’ın çarşı içerisinde giyim mağazası bulunurdu. Erdal Akpınar’ın da muayenehanesi.
Her gün olmasa da gün aşırı yanlarına gider, çarşı önüne iskemle atar, bol gülmeli sohbetler ederdik. Çayımızı da, çarşının zemin katındaki çay ocağına söylerdik.
Yıllar geçti Selekler Çarşısının önüne önce büfe görünümünde küçük bir kafe açıldı. Zamanla kafe büyümeye başladı. Önce çarşının yarısı kadar, ardından da çarşının önünü komple kapladı. Bambu masa-sandalyeler atıldı. Küçücük işletme koca bir mekana dönüştürüldü.
Bu memleketin hiç mi zabıtası yok.
Oraya kim hangi gerekçeyle ruhsat verir.
Ya da hakikaten ruhsatı var mı?
Profil demirleri kaynat, üzerine hasırları at, al sana mekan.
Antalya’da belediyecilik bu zihniyetle yapılıyor.
Büyükşehir Belediyesi Güllük Caddesi’nde güzellik çalışmaları yapıyor ya, ama aynı zamanda Selekler Çarşısı önündeki çirkinliği görmemezlikten gelerek yapıyor.
“O çirkinliği görmesi gereken biz değil Muratpaşa Belediyesi’dir” denecektir.
O zaman Muratpaşa Belediyesi’nde adam gibi görevini yapacak bir delikanlı mı arayalım?
İyi de Muratpaşa Belediyesi’ni denetleme yetkisi Büyükşehir’de değil mi?
Madem ki Süleyman başkan yıllardır görmemezlikten gelmeyi Tanrıkulu’na hizmet saymış, Akaydın gereği yerine getirsin.
Yaparsa hoca yapmaz mıydı?
Yakınlarına peşkeş, dilediğine rant sağlama, nabza göre şerbet verme gibi icraatlara, “faşist zihniyet” yada, “Sağcı icraatlar” koyan, Soysal Demokratları da görüyoruz.